Burak Derneği'nin Kudüs Yaz Okulu projesi kapsamında youtube üzerinden canlı olarak verilen derslerin 7. sinde Emine Çınar hanımefendi tarafından "İsrail'in Kudüs Ziyaretlerine Yönelik Politikaları" başlıklı konu işlendi.

Tarih: 9 Temmuz 2020 - 21:30

DERSTEN NOTLAR:

Kudüs’e en çok hangi ülkeden ziyaretçi gidiyor? Türkler ne zamandan beri Kudüs’e gidiyor ve Türklerin ziyaret oranı ne kadardır? İslam dünyasından hangi ülke vatandaşları hangi amaçla Kudüs’ü ziyaret ediyor. Kudüs ziyaretlerini etkileyen unsurlar nelerdir? İsrail’in muamelesi nasıldır ve standart bir uygulaması var mı? İsrail’in hangi sebeplerle vize alarak ziyaret amaçlı gidenleri sınır dışı ediyor? Ençok hangi ülkenin vatandaşlarını deport ediyor? Kudüs’e gitmek caizmidir? Kudüs’ün insan üzerindeki etkisi nedir? 1948’den günümüze kadar Kudüs ziyaretleri kesintisiz devam etmişmidir? İntikaya uğramışsa sebepleri nelerdir? Yusuf Karadavi’nin fetvası nasıl değerlendirilmelidir? Türkiye’de ilk Kudüs ziyareti ne zaman başladı? Kudüs’ün ziyaretçilere katkıları nelerdir? Peki hiç Kudüs'te yaşamını yitiren bir Türk oldu mu?

İnsanların zihninde genellikle oraya gidince insanların başına bir şey gelecek algısı var. Bir Türk vatandaşı var mı yaşamını yitiren hatta bir yaralı var mı?

Filistin toprağına baktığımızda maalesef şuan İsrail’in uygulamaları ve Filistinlilerin yaşam koşulları itibariyle bir ayrıştırma yapıyoruz. Kudüs, Batı Şeria, 67 toprakları ve Gazze ayrımı yapmalıyız. Gri pasaportunuz varsa vize almadan gidebiliyorsunuz. Ama hangi pasaportunuz olursa olsun Gazze’ye gidemiyorsunuz. Sağlıklı değerlendirme için bu 4 bölgeyi ayrı ayrı değerlendirmek gereklidir. Her bölge aynı koşullar içinde değildir.

ZİHİN İŞGALİ

Lütfen Kudüs’le alakalı araştırma yapmadan lütfen yorum yapmayalım. Biz toprak işgaliyle birlikte beyin işgaline de maruz kaldık. Kudüs’le alakalı herhangi duyduğumuz bir meseleyi araştırma yapmadan konuşuyoruz ve aktarıyoruz.

Kur’an bize yeryüzünü dolaşın diyor. Bu bize söyleniyorken biz ne oldu da başta mübarek topraklarımıza gitmiyoruz? Maddi durumum yok gibi düşüncelerle kendinizi sınırlandırmayın. Niyetinizi edin, duanızı edin, hedef koyun.

İngilizler Filistin’i işgal etmeden önce 17 bin kitap yazdılar. Önce zihinlerde işgale başladılar. Bilgi ile biz o toprakları fethetmediğimiz sürece hiçbir zaman hakiki fethe ulaşamayacağız.

Yukarıda sorduğumuz soruların hepsini süre itibariyle cevaplayamayacağım. Belli başlı soruların cevaplarını anlatmaya çalışacağım. Nice gidenler vardır gitmemişlerdir. Ama nice gitmeyenler de var ki oraya gerçekten gitmişlerdir. Kudüs’e ister gidelim ister gitmeyelim ama mutlaka zihinsel yolculuk yapılması gerekiyor. Dernekler bu konuda çalışmalar yapmalıdır.

ABD'DEN 700 BİN

TÜRKİYE'DEN 43 BİN KİŞİ GİTTİ

Kudüs’e en çok hangi ülkeden turist gidiyor? En fazla giden ülke Abd’dir. Örneğin 2017’de 700 bin kişi gitmiş. İkinci ülke olarak Rusya, sonra Fransa ve Almanya’dan gitmişler. İslam ülkelerinden ise birinci sırada Türkiye yer alıyor. 80 milyonluk nüfuslu Türkiye’den giden sayısı 50 bin bile değil. Türkiye’den sonra Endonezya geliyor. 2017’de 36500 kişi gitmiş. Bunlar İsrail’in paylaştığı bilgilerdir.

İsrail’in bizim oraya gitmemizden rahatsız olduğunu öne sürenler var. Bunu bir kez gidenler söylüyorlar. Oysa bir kez daha iki kez üç kez daha gitseydi aynı şeyi düşünmeyecekti.

İşgal zordur ve işgali sürdürmek daha zordur. Havalimanına indiğinizde de bunu hissediyorsunuz. Bazen çok sıkıyorlar aşırı derecede hem de. Bazen de tam tersi çok rahatlar.


⇒BİR SONRAKİ HAFTA İKİNCİ DERS

EMİNE ÇINAR DERSİN İKİNCİ BÖLÜMÜNÜ 8. DERS İLE "İSRAİL'İN KUDÜS'E YÖNELİK KISA VE UZUN HEDEFLERİ" BAŞLIĞIYLA DEVAM ETTİ. 13 TEMMUZ'DA GERÇEKLEŞEN DERSTEN ALDIĞIMIZ NOTLAR ŞÖYLEDİR:

Yahudiler Hz. Musa’ya “Sen ve Rabbin git orada savaş” dediler. Daha başındayken Allah emrettiği zaman “lebbeyk” demediler. Şuan Kudüs bizim ebedi başkentimiz diyen Yahudiler lebbeyk diyemediler. Yahudiler Hz. Musa döneminde 40 yıllık cezalandırıldılar ve o coğrafyaya giremediler. 40 yıl sonra Filistin’e girdiler. Hz. Yuşa ile birlikte girdiler. Altın çağ olarak kabul ettikleri Hz. Davud dönemi ve ikincisi Hz. Süleyman dönemidir. Bir rivayete göre 100 yıl kalıyorlar başka bir rivayete göre ise 300 yıl kalıyorlar. Hadi biz en uzun dönemi kabul edelim ve orada 300 yıl kaldıktan sonra bir daha o topraklara girmiyorlar. Bu durum 1900’lü yıllara kadar devam ediyor.

1950 yılında İsrail Kudüs’ü başkent olarak ilan etti. 1980 yılında bir kez daha ilan ediyor ama bu sefer Kudüs İsrail’in ebedi başkentidir diyorlar. 1948’de Batı Kudüs’ü, 1967’de ise doğu Kudüs’ü de ele geçirip işgal ediyor.

Müslümanların ilk kıblesinin olduğu mekân, Peygamberlerin diyarı, Dünya’daki kutsal 3 mekândan biri olan Mescid-i Aksa’da ve Kudüs’te birileri çıkıp burası bizim başkentimiz diyebiliyor. Nihai hedefi Kudüs’ü tamamen Yahudileştirip Mescid-i Aksa’ya Süleyman mabedi diye bir yapı inşa etmektir.

Yahudi dinine mensup kişilerin tapınak dağı olarak adlandırılan, Burak mescidinin de bulunduğu alana basmaları yasaktır diye maddeleri var Yahudilerin ama yıllardır bu yasağı çiğnemektedirler. Şunu çok iyi biliyoruz ki sürekli Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen bir kesim var onların içinde ama aynı şekilde bunu kabul etmeyen kesim de var. 1967’den beri Yahudiler, Kubbetus Sahra’nın, Kıble mescidinin bulunduğu o alanlara giriyorlar, halen girmeye devam ediyorlar. Yazılı olarak baktığımızda evet yasak ama uygulama öyle değil. Mesela bu konuyla ilgili Oda tv'de Rafael Sadi isimli bir yazarın makalesinde şu cümleler yer almaktadır: "... ne İsrail devletinin ne de Yahudi toplumunun El-Aksa camii veya Kubbet-Ül Sahra'yı Sinagoga çevirmek gibi hatta müze olarak kullanıma çevirmek gibi bir niyeti olmadığı gibi, Yahudi dini kuralları ve Halaha fetvaları çerçevesi içinde Yahudi dinine mensup kişilerin Tapınak dağı diye adlandırılan ve üzerine bu iki binanın ve “Burak Mescidi”nin bulunduğu alana ayak basması bile yasaktır."

Nil’den Fırat’a büyük İsrail Safsatası diye bir yazı var Şalom gazetesinde. Yazı da bir cümle şöyle: "Arap devlet adamlarının İsrail ile olan savaşlarında halklarını teşvik edebilmek için din faktörüne sarıldıklarını, Cihatlar ilan ettiklerini ve Fedayinleri dinsel motifleri kullanarak cepheye sürdüklerini biliyoruz. Bu liderler, Arap ve Yahudi milliyetçilikleri arasında İsrail/Filistin coğrafyası üzerindeki toprak kavgasını, bir Müslüman-Musevi çatışmasına dönüştürmek için ellerinden geleni yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar."

Yıllarca İsrail hedefine ulaşmak için yaptığı şeylerden biri budur: oradaki mücadeleyi toprak kavgası olarak gösterdi. Toprak kavgası olarak kabul edersek toprak sahibi kimse kavgayı o yapsın diyebilirsiniz değil mi? Kudüs’ün 1,5 milyarlık Müslümanın elinden çıkması o kadar kolay bir şey değil. Bunun için çok iyi bir yöntemin, güçlü bir tekniğin kullanılması lazım. Bu hedefe ulaşmak için çok iyi bir yöntem kullanmadıkları sürece mümkün değil ilerleyemezler. Filistin halkını kendi topraklarından uzaklaştırmak için herşeyi yapıyorlar. “bu topraklar benimdir, ecdadımındır” argümanını çok kullanıyorlar. Filistin’de toplam 6,5 milyon Yahudi var dolayısıyla insan gücü problemi var. Kudüs’ü Yahudileştirmek için uğraşmak kolay olmayacaktır. Demekki burada hedefine ulaşma konusunda sağlam yöntemleri bilmesi ve uygulaması gerekiyor.

Hedeflerine ulaşmada kullandıkları yöntemlerden bir başkası da şudur: 1,5 milyarlık Müslümanı karşısına alınca ilerleme kaydedemeyeceğini biliyor. Müslümanları parçalamanın iyi bir yöntem olduğunu biliyor. Araplar bizi ilk fırsatta öldürecekler, bizi yok edecekler o yüzden bir arada olmalıyız argümanını kullandılar. Mesela Filistinliler topraklarını sattığını çok söylediler. Müslümanların dikkatini o bölgeden uzaklaştırmak için bunu kullandılar. Müslümanları birbirine düşürmek için böyle bir fikir ortaya attılar. Bu tutunca biz Müslümanlar ne yaptılar? Filistin meselesi konuşulunca insanlar “biz bunlara yardım etmeyeceğiz zaten topraklarını sattılar, vatanlarını savunmadılar” dediler. Yaşadıklarını hakettiklerini konuşmaya başladık.

 

Yorum Yapın

Seher için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Yapılan Yorumlar
Seher
Hocamıza teşekkür ediyorum güzel bir ders oldu fakat derse başlarken sorduğu sorulara pek cevap vermedi. Her biri oysa önemliydi ve cevaplarını çok merak ediyordum. Her sorunun cevabını bulmak epey vakit alacak gibi.