ŞEHİD YAHYA İBRAHİM SİNVAR
Dosyayı PDF olarak buradan indirebilirsiniz.
Hamas lideri İsmail Heniyye’yi Tahran’da şehid eden İsrail, psikolojik bir üstünlük elde ettiğini düşündü. Çatışma sahasında bulunan mücahitler arasında olumsuz bir havanın oluşacağı ve direnişin kırılabileceği kanaati vardı. Fakat Hamas (Halid Meşal veya Musa Ebu Merzuk gibi)seçilmesi kuvvetle muhtemel bir isim yerine Yahya Sinvar’ın liderliğini açıklaması İsrail’i şok etti. Heniyye’yi Tahran’da suikastla şehit etmek İsrail’in bir meydan okumasıydı. Bu meydan okumaya Sinvar ile Hamas güçlü bir yanıt verdi.
Şehid Sinvar’ın İsrail kamuoyunda oluşturduğu tedirginlik aynı zamanda Abd ve yönlendirdiği Batı dünyasında da görüldü. Abd, Sinvar’ı uluslararası terör listesine aldı. Oysa Sinvar’ın Filistin dışında hiçbir yerde bir eylemi olmadığı gibi bu konuda hassasiyeti de vardı.
Yahya Sinvar, suikastla değil çarpışarak şehadete yükselen bir lider olarak hafızalarda yer edindi.
Hazırlayan: Hucurat Hareketi
Yahya Sinvar kimdir?
1962 Gazze, Han Yunus’taki mülteci kampında dünyaya geldi. Ailesi aslen Aşkelon’ludur fakat 1948 Nekbe felaketinde Gazze’ye göç hicret etmek zorunda kalmışlar. İlk ve orta öğrenimini bu kamptaki okullarda bitirdikten sonra Gazze İslam Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyup mezun oldu.
Tutuklanmaları:
19 Yaş (1982)- İlk tutuklanması birkaç ay sürüyor.
23 Yaş (1985)- Şeyh Ahmet Yasin’in faaliyetlerine katıldığı gerekçesiyle 8 ay hapis
26 Yaş (1988)- İntifada ’da aldığı rol ve kurmuş olduğu El-Mecd isimli teşkilat nedeniyle 486 yıl hapis
El-Mecd isimli teşkilat bir “Karşı Casusluk” teşkilatıydı. Gazze’de casusluk yapanları tespit edip bazen konuşturup bilgileri alıyor ve infaz ediyordu bazen de tespit ettiklerini saklayıp onları yanlış yönlendiriyordu. Kurduğu bu teşkilat daha sonra Hamas’ın “Polis Gücü ve İç Güvenlik” teşkilatı oldu.
23 yılını hapiste geçirdi ve yapılan esir takası anlaşmasıyla 49 yaşındayken (2011) serbest kalanlardan biri oldu. Fakat işgal devleti onu serbest bıraktığına bin pişman olacaktır. Mossad şefi kendisiyle ilgili “tehlikeli ve İsrail için tehdit” diyordu. Haksız da değildi.
Hapishane Yaşamı:
23 yıllık hapishane hayatı tam anlamıyla eğitim, ibadet ve eylem merkezi oldu. Yaptığı çalışmalarla hem hapisteki hem de dışarıdaki Müslümanlara önemli kazanımlar sağladı. O çalışmalarından bazıları şöyle:
- Açlık grevleri
- Grupları birleştirme
- İbranice ve Yahudilik
- Kitap çalışması
Şimdi bu başlıkları biraz açalım:
↘ AÇLIK GREVLERİ : Hapishane yönetimini ve İsrail yönetimini baskı altında tutmak için açlık grevleri başlattı ve organize etti. Böylece işgal yönetimine uluslararası sahada baskı kurdu.
↘ GRUPLARI BİRLEŞTİRME : Mahkumlar arasında farklı Filistinli gruplarla ilişkiler kurdu ve bu gruplar arasında ayrılıkları bitirip birliktelik sağlama çalışmalarına öncülük etti.
↘ İBRANİCE VE YAHUDİLİK : İbranice’yi anadili gibi öğrendi. Aynı zamanda Yahudilik ve Siyonizm üzerine önemli araştırmalar yaptı. Böylece düşmanını her yönüyle tanımak adına İsrail’in zayıflıklarını ve siyasetini öğrendi. Aynı zamanda işgal devletine karşı güçlü bir söylem üretti.
↘ KİTAP ÇALIŞMASI : İşgalciler tarafından yazılmış birçok metni ve kitapların tercümesini yaptı. Bunlar arasında İsrail’in iç istihbarat kitapları ve siyasi partiler gibi kitaplar bulunuyor. Tercüme çalışmalarının yanı sıra kendisi de kitap yazdı. Bunlardan bir tanesi “Diken ve Karanfil” isimli romandır. Vahdettin İnce tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Müzakereci özelliği:
Müzakere, birbirlerinden birtakım şeyler elde etmek isteyen kişilerin veya kurumların karşı tarafı ikna etmek, taleplerini kabul ettirmek, onları etkilemek için iletişim ve karar verme hüneridir.
Gruplar arası müzakere: Sinvar’ın önemli bir özelliği, güçlü bir müzakereci olmasıdır. Bu özelliği sayesinde Filistinli gruplar arasında birliktelik çalışmasında etkili oldu. Bu özelliğini İsrail’e karşı bir silah gibi kullandı.
Esir takasındaki müzakere: 2011’de serbest kaldığı esir takasında müzakere sürecinin katılımcısıydı. Hamas ve Filistinli diğer gruplar Sinvar’ın da müzakereye dahil edilmesini istemişlerdi. İşgal yönetiminin müzakerecisi (Ofer Dekel), Sinvar ile görüşerek “şu anlaşmayı tamamlayalım artık” diye katkıda bulunmasını istemişti. İsrailli müzakereci, Sinvar’ın kendisini kurtarma derdinde olduğunu düşünüyordu. Fakat, Sinvar tüm müzakere talepleri karşılanana kadar hapiste kalmaya hazır olduğunu söylüyordu. Nitekim İsrail tüm koşulları kabul etmek zorunda kalana dek bunu gösterdi.
Uluslararası ilişkiler: Müzakereci özelliğiyle ilgili başka örnek ise Uluslararası ilişkilerde görülüyor. Hapishane sonrası Hamas’ta yöneticilik yaptığı dönemde Mısır, Katar, Türkiye, BM, Rusya, Çin ve İran ilişkilerine önem verdi. Bu ülkelerin iç meselelerine karışmadan Filistin davasına destek almayı önemsedi.
Sinvar’ın güçlü müzakereciliği İsrail ve Abd tarafından da iyi biliniyordu. Kendisini etkisiz kılmak için bir algı çalışmasına başladılar. Sürekli Hamas’ın Sinvar yönetimiyle müzakere sürecinin dışında kalacağı vurgulandı. Sinvar’dan vazgeçin tehdidinin yanında saldırganlıklarına bir zemin oluşturmak için bahane ürettiler. Abd her fırsatta “müzakereye açığız fakat şu Sinvar işi bozuyor” şeklinde bir algıyı pazarlayıp durdu. Oysa aynı Abd, İsmail Heniyye veya Halid Meşal’i de dışlayıp muhatap almamıştı.
ŞEHADETİ (16 EKİM 2024)
Tüm dünya onu cephenin göbeğinde bir koltukta ağır yaralı bir şekilde elindeki bir sopayı fırlatırken dron görüntüsüyle hatırlayacak.
Hamas yönetiminde deyim yerindeyse “şahin” kanattandı. Lider seçildikten sonra takım elbisesini gösterip “bu ceketi hiç sevmiyorum ama şartlar beni bunu giymeye itti” şeklindeki açıklamasını sosyal medyada milyonlarca kişi izledi. İstese farklı ülkelerde yaşar ve Filistin mücadelesini o ülkelerde diplomasi yoluyla sürdürebilirdi ki bu gayet makuldü. Yahut istese Gazze’de kalsa bile cephede olmayabilirdi.
İşgalci haydutlar, kendisinin tünellerde yaşadığını ve rehineleri kendisine kalkan yaptığını söyleyip durdular. Yıllardır aranıyordu ve arananlar listesinde ilk sıralarda yer alıyordu. Çarpışarak şehid olduğunda mübarek naaşına ulaştıklarında işgalciler o kişinin Yahya Sinvar olduğunu fark ettiler. Katıldığı operasyonların sayısı bilinmiyor.
Yüzünü kapatıyordu çünkü tanınmak istemiyordu. Yapay zekâ ve dronlar sayesinde tespit edilip İsrail’in eline sağ olarak geçmek istemiyordu. Çünkü bu şekilde direnişe ve Müslümanlara zarar verebilirdi. Bu yüzden yüzünü kapatarak sağ ele geçmeyi değil kesin ölümü tercih etti. Şehadetinden sonra İsrail “esirleri teslim edenlere yaşamasına izin vereceğiz” şeklinde açıklamalar yaptı. Sinvar’ı şehid ettiklerinde herkesin korkacağını zannettiler.
Sinvar’ın şehid olduğu binanın girişinde “Mülk Allah’ındır. Nebi’ye selam olsun” şeklinde Arapça bir yazı bulunuyordu.
Hz. Musa’nın (as) âsâ hikayesini hatırlattı…
Haydut işgalciler çatıştıkları kişinin Yahya Sinvar olduğunu bilmiyorlardı. Çatışma saatlerce sürdü. Sinvar, bir binanın içindeydi ve ağır yaralıydı. Binaya girmekte tedirginlik yaşayan İsrail askerleri, çareyi tank atışıyla binayı yerle bir itmekte buldular. Tank atışından önce gönderdikleri dron ile binanın içinde koltukta oturan Yahya Sinvar’ı gördüler fakat yüzü kapalı olduğu için herhangi bir Hamas’lı sandılar. Yahya Sinvar ağır yaralıydı ve nefes alıp vermekte zorlanıyordu. Gücü kalmamıştı ve bu çok belli oluyordu dron görüntüsünde. Sağ eli kanıyordu ve bir telle bağlayarak tampon yapmıştı. Bulduğu bir sopayı ise sol eliyle üzerine gelen drona fırlattı. Son nefesinde bile çarpışıyordu. Tank atışıyla şehid oldu. Üzerinden tesbih, Kur’an çıktı.
İsrail, onun kahramanca savaşmasını dron ile kayıt altına almış ve bunu büyük bir zafer! düşüncesiyle tüm dünyaya servis etti. Yahya Sinvar’ı ölü ele geçirmenin sevinciyle ne yaptıklarını anlayamadılar. Allah (cc) onların basiretlerini kapadı. İsrailliler yaptıklarının büyük bir hata olduğunu sonradan anlayacaklardı ama iş işten geçmiş olacaktı.
Taha suresi 19. Ayette “Onu yere at Ey Musa” deniliyor. Bu ayet aklımıza geldi Şehid Yahya Sinvar’ın son nefesinde elindeki sopayı atmasıyla. Hz. Musa’nın (as) âsası tüm sihirleri bozdu. Şehid Yahya, İsrail tarafından “hazin son” şeklinde servis edilerek dünya sihirlenecekti. Fakat o sopa, planlanan sihri alt üst etti. Kurdukları tuzağa düştüler.
Son olarak; Türkiye’de Fetö gibi bir yapı “cemaat” kavramını lekelerken ve kitleleri cemaat kavramından uzaklaştırırken Yahya Sinvar bize “cemaatsiz olmamayı” öğretti. Cemaatin önemini, olmazsa olmaz olduğunu hatırlattı.
Şehadetinin ardından neler söylendi?
“Arkasından kırk it havlamayan kurt, kurt değildir.” Atasözüyle kimlerin ne söylediğine bakalım:
İngiltere Başbakanı Keir Starmer
Hiç kimse Hamas lideri Sinwar'ın ölümüne üzülmemeli.
Abd Başkan Yrd / Başkan adayı Kamala Harris:
Hamas lideri Yahya Sinwar’ın ölümüyle adalet yerini buldu. Artık ABD, İsrail ve dünya daha iyi bir yer.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron:
Yahya Sinwar 7 Ekim'deki terör saldırıları ve barbarca eylemlerin baş sorumlusuydu. Bugün, aralarında 48 yurttaşımızın da bulunduğu kurbanları ve onların sevdiklerini duygulanarak anıyorum.
Abd Başkanı Joe Bidon
Sinwar'ın öldürülmesi İsrail, ABD ve dünya için iyi bir gün.
Abd Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan
Sinwar'ın ölümünün Hamas'a uzun vadeli bir darbe indirmesini sağlamak için çalışmamız gerekecek.
Abd Dışişleri Bakanı Antony Blinken
Yahya Sinwar, binlerce İsrailli, Amerikalı ve 30'dan fazla ülkenin vatandaşının öldürülmesinden sorumluydu. Dünya, onun gitmesiyle daha iyi bir yer.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock
“Sinvar, İsrail'i ve halkını yok etmek isteyen acımasız bir katil ve teröristti.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani
İsrail'in Hamas teröristlerine karşı meşru müdafaasını gerçekleştirmiş olabileceğini düşünüyorum...
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot
“Yahudi aleyhtarı katliam yapan, çok sayıda terör saldırısı gerçekleştiren Hamas terör örgütüne ölümcül bir darbe vuruldu...
Nato Genel Sekreteri Mark Rutte
"Şahsen ben onu dünyadaki herhangi bir akıllı insan gibi özlemeyeceğim."
Gazeteci Fırat Erez:
Ciğeri 5 para etmez aşağılık bir katilden başka bir şey değildir.
SÖZCÜ TV
İsrail Hamas’ı tek tek indiriyor
Gazeteci Koray Pehlivanoğlu:
Geriye bu masa örtülü kaldı.
Faydalanılan Kaynaklar:
-Diken ve Karanfil Kitabı, Çeviri: Vahdettin İnce
-Yahya Sinvar ve Hamas’ta Yeni Dönem, Muhammed Hüseyin Mercan, Seta
-İsrail medyası
-Türk medyası
Hazırlayan: @hucurathareketi
Yahya Sinvar'ın vasiyeti için TIKLAYIN
Cephenin tozu toprağı, barutun kokusu
Ve bir de direnişin gururu ile
Koltuğa makam iştahıyla değil
Meydan okumak için de oturulabileceğini gösterdin
Acılarını kuşandın ve düşen koluna sardın
Ekmeğin, suyun yoktu yetmiş iki saat.
Cihadın merkezindeydin en ön safta
Mevzi mevzi dolaştın ve kuşatmayı kuşattın
Kolun düştü Yahya ama sen düşen kolunu değil
Düşmemiş kolunla sopayı kaldırdın ve fırlattın onu
Peygamber katillerinin üstüne
İleri gidemedin çünkü nefesin kalmadı
Ama ey Şehid
Milyarlarca insanın ruhunu kuşattın
Biz sana bakınca gururu
Kendimize bakınca utancı yaşadık
Yazdığın romanı aldım elime
Ve kalemi sevdirdin.
Aşk ile kuşanmayı onu
ve bir de silahı…
Silahım ne ola ki?
Vaktim
Kalemim
Okumalarım
Seyahatlerim
Açlığım, tokluğum
Yani bana her yer cephe
Dualarımın başında şehadet
Sonunda yine şehadet
Ashab gibi "Fedake ya Nebi"
Ömer gibi, Selahaddin ve Yavuz gibi
ve Yahya gibi...
Diktim gözlerimi Aksa'nın ardındaki şehadete
"Selamun aleyküm şehadet ben geldim"
sözünün esintisi sanki çevremde
Hissediyorum onu çünkü genzimde bir yanık
Eyüp Güzel