
Nasıl da sevinçliydi. Ama bu sevincinde farklı bir heyecan saklıydı sanki :)
"-Önünde çok az bir para olmasına rağmen neden bu kadar sevinçlisin?" diye sordum .
"-Kudüs'e gitmek için ilk paramı kazandımmmm!" Bir dakika ... Kudüs'e gitmek mi? Şuncacık parayla mı!
"-Ama bu çok az bir miktar, şimdiden bunun bin katını bile biriktirsen yıllarca gidemezsin ki.." dedim. Dedim demesine ama sanırım hayatımın en büyük derslerinden birini de bu kediden almıştım.
"-Kudüs'e neyle gidilir biliyor musun" diye sordu bana.. cevabı çok basit ve netti zaten(!)
"-E tabiki parayla.. On binlerce hemde."
"-Hm.. demekki Kudüs bilinci olup da Kudüse gidemeyen ümmetin yarısı bu yüzden gidemiyor, kavuşamıyor O kutlu beldeye..."
"-Nasıl yani ?" dedim.
"-Kudüse parayla değil niyetle gidilir . Sağlam bir niyet alınır ve Allah, nasip edeceği zamanda bir de bakmışsın, Kudüste,Aksâda namaz saflarından bir saftasın:) "
Ama bu nasıl olurdu ki ? Para olmadan bir yere gidebilmek .. Hem de çok para gerekli bir yer..
Ben zihnimde bu konuyu tartışırken kedi devam etti:
"-Daha önce iki defa gittim,hem de hiç param yokken. O kadar çok istiyordum ki.. niyetimi alıp, koyuldum yola. Ama boş boş beklemedim tabi :) ben zeytinyağı olana dek kandillerine damla damla yağ gönderdim Aksânın..
Okudum,okuttum,elimden ne geldiyse yaptım. Sonra bir yarışmaya katıldım ve 2. Oldum ve yarışmayı kazanan ilk iki kişinin Kudüs'e gönderilmesi ödülünden nasiplendim:
Eğer maddiyatla olsaydı gitmeme imkan olmazdı,değil mi ?
Ve ikinci gidişim de bir hayli nasip kokuluydu..
Gidecek birine defalarca kez vize çıkmadığı için o da kendisini birilerini Kudüs'e göndermeye adamış, ve yollarımız bir şekilde kesişti, ben de ikinci defa , cebimde tek kuruş olmadan gitmiş oldum:)"
Hiç böyle düşünmemiştim...
Gerçekten de nasip denilen güzelliği ne de çok atlıyor,unutuyorduk..
Yine bir kedi ve nasihat dolu bir muhabbet:))