2006 yılında Türkiye’ye yüksek öğrenimini tamamlamak üzere geldi. Filistin’in Gazze şehrinden olan Tevfik Alhams isimli genç kardeşimiz 5 yıllık öğreniminin ardından mezun oldu ve İstanbul’a yerleşti. Burada Rizeli bir hanım ile evlilik yaptı ve çiftin Mayıs ayında (2020) adını Meryem koydukları bir kız çocukları dünyaya geldi.
Hucurat Hareketi olarak Kimya Mühendisi olan Gazze’li Tevfik Alhams ile 2 bölümden oluşan bir röportaj yaptık.
Röportajımızın bu bölümü olan ilk bölümünde Gazze’yi konuştuk. İkinci bölümünde ise Nekbe’yi.
İşte Tevfik Alhams kardeşimiz ile yapmış olduğumuz röportaj…
Bize Gazze’den, oradaki yaşamdan bahseder misin?
Öncelikle bu fırsatı bana tanıdığınız için teşekkür ediyorum. Ben memleketim Gazze’deyken Türklerin Filistinlileri sevdiğini duyardım. Buraya gelince ne kadar çok sevdiklerini yerinde gördüm. Sorunuza gelince Gazze’yi ne kadar anlatsak hakkını ödeyemeyiz. Orada yıllardır devam eden bir abluka var. Aylardır, günlerdir orada elektrikler kesiliyor, gıda malzemeleri, tıbbi malzemeler girmiyor. Ne kadar bahsetsek azdır. Oradaki insanların ne kadar sabırlı olduğunu anlatsak yine azdır.
Ambargo 2006’da Hamas’ın seçimleri kazanmasıyla başladı. Seçimden sonra Hamas’ı seçtiler diye İsrail tarafından o bölge insanına bir ceza kesildi siz nasıl onları seçersiniz diye. Seçimden sonra demokrasi dedikleri şey yalan oldu. Ambargo 2006’da başladı ve artarak devam etti. İlk yaptıkları şey Gazze’nin ana elektrik santralini vurdular. Haziran ayındaydı o saldırı. En sıcak olduğu dönemdi. Gıda malzemeleri yasaklandı, inşaat malzemeleri yasaklandı, tıbbi malzemeler kısıtlandı. Gazze’nin bir tarafı Akdeniz diğer tarafı ise İsrail’dir. Gazze’nin 2 tane girişi var. Birisi Mısır’la olan sınırı Refah kapısıdır, diğeri ise İsrail kapısıdır. Mısır’daki Sisi yönetimi kapıları tamamen kapadı. Hüsnü Mübarek döneminde de kapalıydı. Bir tek Mursi döneminde açıldı ve insanlar o dönem için cenneti yaşadık derler. O dönemde tıbbi malzemeler, gıda, inşaat malzemeleri vs. girip çıkabiliyordu. O 1,5 yılı rahat bir şekilde yaşadık. Sisi yönetimiyle konu tamamen kapandı.
Elektriksiz kalmak şehrin felci anlamına geliyor. Gazze sürekli saldırı altında bir bölge. Dünyanın en kalabalık şehri. Sürekli yaralılar oluyor, hastalar oluyor. Elektrik olmayınca su da olmuyor. Çünkü bizdeki su depoları evlerin üstünde. Elektrik olmayınca suyu çekemiyorsun. Aylar sonra elektrikler haftada birkaç saat verilmeye başlandı. Biz çatılara çıkıp kovalarla suları depolarımıza doldurmaya çalışıyorduk. Ama şehrin tamamı böyle ve ne kadar suyu alabilirsiniz ki. Su kalmıyor çünkü.
Gazze’de yaşanan şey bir savaş değil. Savaş iki ordu arasında gerçekleşmiyor. İsrail, en güçlü silahlara sahip ve uluslararası desteği bulunuyor. Gazze’nin ise ordusu bile yok. Gazze’ye yapılan ilk saldırılar okulların giriş çıkış saatleriydi. Bizim orada çocuklar öğlenciler ve akşamcılar olarak öğle saatlerinde okullara girerler ve çıkarlar. İşte tam o saatlerde saldırılar oldu. Vurulan yerler sadece okullar değil hükümete bağlı karakollar ve hükümet merkezleri de vuruldu. Polis karakollarını vurduklarında o gün mezuniyet töreni vardı. O gün 250 civarında şehit vardı.
Bu normal bir savaş değildir. Buna rağmen biz sokaklara döküldük ve Gazze halkı olarak direnişi tercih ettik. Şehit sayılarımıza bakmadık. Teslim olmadık ve inancımıza sahip çıktık. Bu saldırıları onlar başlattı. Hükümeti düşürmek yok etmek istiyorlar. Gazze halkını köleleştirmek istiyorlar.
Bazı gazetelerde Gazze tarafından roket atılınca İsrail saldırdı diye haberler çıkıyor. Doğru mu bunlar?
Bu yalan. İsrail’in Gazze’ye saldırması için bahane aramasına gerek yok. Sürekli saldırıyorlar. Buna rağmen korku bizde değil onlardadır. İlk saldırıları 24 gün sürdü. Ve bu devam etti. Gazze, işgal altındaydı ve 2005 yılında İsrail geri çekildi bölgemizden. Bir insan hakkını geri almak için çaba göstermiyorsa kimden nasıl destek alabilirsiniz ki. Taş bile atmıyorsanız, direniş göstermiyorsanız doğru olur mu bu? İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi gerçekleşmedi. Başaramadılar bunu. Orada Hamas ile birlikte ciddi bir direniş var. Filistin’in diğer bölgelerinde aynı şeyden bahsedemeyiz. Mesela Batı Şeria’ya İsrail rahat bir şekilde girip çıkabiliyorlar. Batı Şeria’daki hükümet ne yazık ki direnişi gerçekleştiremiyorlar.
Gazze’deki eğitim durumundan bahseder misin?
Gazze’de 4-5 tane üniversite var ve en güçlüsü İslam Üniversitesi’dir. 1987’de Şeyh Ahmed Yasin’in talimatıyla Hamas tarafından kuruldu. Arap coğrafyasındaki en önemli üniversitelerden biridir. Mühendislik konusunda güçlüdür. Okuma yazma oranı olarak Gazze %98’dir. Dünyanın en yüksek okuma oranına rağmen böyle. Ablukaya ve saldırılara rağmen Gazze halkı okumayı sever. Bu durum işgalden öncede böyleydi işgal sonrasında da aynıdır. Tarihimizde böyle bir durumumuz var bizim.
Röportajımızın birinci bölümünde Gazze’yi konuştuk.
İkinci bölümünde ise Nekbe’yi ve Filistinlilerin topraklarını sattığı yalanını konuşacağız.