Hayrunnisa, Ahsen ve Seher’in hikâyesi…

29 Temmuz 2018’te 90 kişilik bir kafile ile birlikte Filistin’e gittiler. Çoğunluğunu bayanların oluşturduğu grup o gün sabah saatlerinde Telaviv’e iniş yaptığında Kudüs’e gidip öğlen namazını Mescid-i Aksa’da kılacaklar ve 4 günlük tur boyunca Filistin’in çeşitli şehirlerini gezeceklerdi. Fakat öyle olmadı.

Kafilenin tamamı Telaviv’deki Ben Gurion Havalimanı’nda bir salona alınarak yaklaşık 13 saat boyunca orada bekletildiler. Yemek, su yok! Tuvalet gibi ihtiyaçlarını gidermelerine izin yok! Namaz kılacaklar ve bunun için abdeste de izin yok! Adeta esir muamelesiyle karşılaşmışlar ve bileklerine kelepçe takılmamıştı bir tek. Haklarında hiçbir suçlama yok. İlk anlarda son Cuma namazında Mescid-i Aksa ve çevresinde İsrailli işgalcilerin tahrikleri ve kutsallarımıza saldırılarından dolayı çıkan olayları bahane etmişler ve “o olaylarda Türkler de vardı” diyerek uyduruk gerekçeler öne sürmüşler. Konu haberlere yansıyıp kamuoyu tepkisi oluşunca da bu sefer daha mantıklı bir gerekçe arayışı içerisine giren işgalciler “vizeleri sahte” diye bir mazerete sığındılar. Ben Gurion Havalimanı’nda bekletilen kafileye bütünüyle bir psikolojik baskı uygulanmıştı.

İstanbul Atatürk Havalimanı’na indiklerinde gün atlamıştı ve saatler gece 01.00’i gösteriyordu. Bir dostumdan aldığım arabayla havalimanının yolunu tuttum. Kafileyi havalimanının mescidinde buldum. Havalimanı Emniyetindeki işlemlerini tamamlamalarının ardından mescitte beklemeye başlamışlardı. Saat 04.00’te kalkacak uçakla her biri geldikleri memleketlerine geri döneceklerdi.

İçlerinden Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Hayrunnisa Keklik, Konya’da bir hastanede Tıbbi Sekreter olan Seher Gezer ve Kırıkkale Üniversitesinde Hukuk öğrencisi Ahsen Eflatun ile havalimanındaki bir kafede oturarak sohbet ettik. Kimisi gidip te görememenin hüznünü gözyaşlarıyla anlattıysa da hiçbirinde “pişmanlık” veya “yenilgi” belirtisi yoktu. Her birinin verdiği ortak mesaj şuydu: “İsrail, bu tür operasyonlar üzerinden Türkiye’deki herkese ‘Gelmeyin buralara’ mesajı veriyor. Tekrar gitmek için çabalayacağız.!”

Gözlerindeki itikat ve kararlılıkları görülmeye değerdi. İşte o üç Kudüs’ün kadını olan genç kardeşlerimizin hikâyeleri:

HAYRUNNİSA KEKLİK - KARS

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi

Kız kardeşlerim Nisanur ve Hicret ile birlikte elele verip İstanbul’dan Kudüs’ün yolunu tutmuştuk. Biriktirdiğimiz paralarla 3 kız kardeş olarak hayalini kurduğumuz ve dualarımızda yer verdiğimiz Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız, Kudüs’ü, el-Halil’i görecektik. Bugüne kadar sadece haberlerde gördüğümüz vatan toprağımız olan Filistin’deki işgali bizzat müşahede edecektik. Fakat ilk seferimizde bu kısmet olmadı.

Telaviv’deki havalimanında 13 saat boyunca karşılaştığımız muamele, koca bir kafileye psikolojik baskı kurmaya çalışmaları ve gayri insani yaklaşımları sadece bir bezdirme politikasıydı. Hepimiz bunun farkındaydık. Kafilemizi gruplara bölerek kimsenin birbirinden haberdar olmamasını sağlamışlardı. Bölme işini ne zaman uygulamadılar ki zaten!

Bizi bir salonda beklettikleri o 13 saat boyunca İsraillileri gözlemlemeye ve psikolojik durumlarını bir yandan incelemeye çalışıyordum. Anlaşabilecek bir toplum görmedim. Bağırdığınızda sinen, sessiz kaldığınızda ise üzerinize gelen bir halleri vardı. Saldırganlıkları güçlü olmalarından veya cesaretlerinden değil ümmetin dağılmışlığından kaynaklanıyor.

Yaşım 22 ve küçüklüğümden beri ezgilerde ve marşlarda tanışık olduğum Kudüs, benim için hep kanayan bir yara olarak yer edindi yüreğimde. Mescid-i Aksa her ne kadar ibadet edilecek üç mescitten biri olsa da Filistin’in başka yönü ise gerek mekânsal olarak gerekse de orada yaşayan Müslümanlara karşı bir sorumluluğumuzu ifade etmesidir. Bizler gidip geldikçe orada yaşayan kardeşlerimize önemli bir destek sağlamış oluyoruz ve bu durum işgalciyi ciddi bir şekilde rahatsız ediyor.

Filistin’e gitmeye karar verdiğimde annem “kızım dikkatli ol” şeklinde uyarılarda bulunmuş fakat ailemin daha yaşlı olanlarından ise “gençsiniz, siz mi kurtaracaksınız?” şeklinde çeşitli endişeli cümleleri de duymuştum. Fakat genç yaşında İslam’ın ön saflarında yer alan sahabeleri hatırlattığımda onların da razı olmalarını sağlamıştım.

Soruyorum Hayrunnisa’ya: “Peki, hiç korkmadın mı?”

Abi ben yola çıkacağım zaman evimi, odamı temizledim. Belki şehid olursam düşüncesiyle bunu yaptım. Bundan kimsenin haberi yoktu. Sadece beraber yola çıktığımız kız kardeşlerime söylemiştim. Bireysel olarak hiçbir endişem olmadı. Sadece geride bıraktıklarımla ilgili endişem ya da başka bir ifadeyle üzüntüm vardı. Ölüme inanıyoruz ve olacaksa da en güzel şekliyle olsun isteğindeyim. Gittiğimde öyle bir şey olursa da başım gözüm üstüne dedim kendi kendime.

Kız Kardeşim Yaptığı Lokumları Mescid-i Aksa’da Çocuklara Dağıtacaktı

Filistin’e doğru yola çıkmadan önce kitaplar okuyarak ve videolar izleyerek hazırlıklar yapmıştım. Kız kardeşim küçük lokumlar yapmıştı arkadaşlarıyla birlikte. Onları Mescid-i Aksa’da çocuklara dağıtmayı planlamışlardı. O çocuklarla bir muhabbet kurma hayalini taşıyorlardı. Kardeşim ve arkadaşları o lokumları yaparlarken öyle mutluydular ve heyecanlıydılar ki sadece o mutluluklarını tekrar görmek için bile Filistin’e gidilir.

Biz ilk seferde Mescid-i Aksa’yı göremedik ve orada namaz kılamadık ama Kudüs’ün özgürlüğünü hayal ediyorum. Kudüs meselesinde hanımların daha cesur olduklarını düşünüyorum. Allah, erkekleri bedensel olarak daha güçlü yaratmış ama nedense hanımlar daha çabuk refleks gösteriyorlar. Annelik içgüdüsünden kaynaklanan bir refleks olabilir bu. Daha kahramanca geliyor bana.

AHSEN EFLATUN - KIRIKKALE

Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi

Kafilemizde 90 kişi bulunuyordu. Aralarında benim de olduğum 70 kişiyi İsrail polisi yarım gün beklettikten sonra Türkiye’ye geri gönderdi. Evet, Kudüs’ü göremeden, Mescid-i Aksa’da namaz kılamadan geri döndük fakat işgali görmüştük.

Hukuk Fakültesine başladığım ilk sene Filistin meselesiyle tanışmıştım. Birlikte okuduğum arkadaşlarımla “Aksa’nın Gençleri” ismiyle sosyal bir topluluk kurmuştuk. Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin ile ilgili bilinçlendirme, duyarlılığı arttırmaya yönelik çalışmalar yapıyorduk. Ekibimizin her biri genç üniversite öğrencisiydi ve hiçbirimiz Filistin’e gitmemiştik. Sosyal medya üzerinden çalışmalarımızı yaygınlaştırmaya gayret ediyorduk. Yapmış olduğumuz bilinçlendirme çalışmalarıyla kendimiz de bilinçleniyor ve eksik yönlerimizi tamamlıyorduk. Birlikte kitaplar okuyor ve okuduğumuz kitapları tavsiye ederek paylaşım yapıyorduk.

Bir süre çalışmalarımızı bahsettiğim şekilde devam ettirdik fakat çok uzun sürdüremedik. Çeşitli derneklerin Filistin konusunda daha akıcı ve yaygın bir şekilde çalışmalar yaptıklarını gördük. Kendi sosyal grubumuzun daha fazla ilerleyemeyeceğini farkettik ve kendiliğinden çalışmamız sonlanmıştı. Fakat Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki ilgimiz, hissiyatımız sonlanmadı. Aklımızın ve yüreğimizin hep bir köşesinde durdu.

Filistin’e gidebilmem için yol paramı toparlamaya çalışırken ne zaman gideceğim konusunda bir kararım yoktu. Param tamamlandığında gitmek için karar aldığımda aileme danıştım. Annem, babam, anaannem ve dedem kararıma itiraz etmemişler fakat “orada işgal var, olaylar var. Dikkat et, kafileden hiç ayrılma” şeklinde tavsiyelerde bulunmuşlardı. Bu tür uyarıların ve endişelerin, çıkan olayların sosyal medyada paylaşılması insanları oraya karşı ürkütmelerine sebep olduğunu düşünüyorum. Evet, sonuçta bir haber niteliği taşıyor ve tabi ki orada yaşananlardan haberdar olmamız gerekiyor fakat özellikle yaşı büyük olanlarımızda endişeye de sebep oluyor.

Oraya gitmeye karar verdiğimde başıma bir şey gelir mi diye bir tedirginlik yaşamadım hiç. Fakat İsrail polisinin bazen dalga geçtiği, söylediklerinizi duymuyormuş gibi davrandığı ve böylece eğlendiğiyle ilgili yorumlar okumuştum. Böyle bir durumla karşılaştığımda en doğru tepkiyi gösterebilecek bilgiye sahip miyim diye endişelendim sadece. Temel bilinç konusunda endişe duydum ve başka da hiçbir endişem veya tedirginliğim olmamıştı.

Kudüs ilk başta tarihi yapısıyla ön plana çıkıyor. Efendimiz’in (sav) Miraç hadisesi ve Kur’an’daki önemi geliyor aklıma. Yeryüzünün ikinci mescidi ve İslam açısından kıymetli üç mescitten biridir. Ne yazık ki Filistin konusunda çok bir şey anlatabileceğimi veya yazabileceğimi sanmıyorum. Çünkü yeterli bilince sahip olduğumu düşünmüyorum. Biliyorum ki Efendimiz’in (sav) ayak bastığı yerdir. Göğün yer küreye en yakın noktasıdır. Duygusal karşılığı var bende fakat bilinç konusunda ne yazık ki yeterli değilim.

Filistin’e dair yanlış bilinenlerle birlikte bilinmeyen yönlerinin de çok fazla olduğu bir gerçektir. İşgal altında olan sadece Kudüs değil, aynı zamanda zihinlerimiz de ne yazık ki işgal edilmiş. Düşünmedikçe ve öğrenmedikçe insan, kendi zihninin işgal edilmiş olduğunu anlamıyor. Bu konuda özellikle Türkiye’de İbranice öğrenmenin gerekli olduğunu düşünüyorum. Kudüs’e sahip çıkmanın önemli alanlarından biri de İbranice’dir.

Evet, biz gittik ve geri gönderildik. Fakat gittiğimiz halde görememenin karşılığı olarak bir teslimiyet hissi taşımıyorum. Tekrar gitmek için fırsat kollayacağım.

SEHER GEZER - KONYA

Hastanede Tıbbi Sekreter

21 yaşındayım ve deyim yerindeyse Kudüs ile yeni tanıştım. Önceki yıllarda Umre için Mekke ve Medine’yi görmüş ve nedense Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı arka planda bırakmıştım. Kendimde bunu fark ettiğimde Kudüs ile ilgili konferanslara, söyleşilere katılmaya ve çıkan haberlere kulak kabartmaya başlamıştım. Özellikle 2018’in Ramazan ayında tekerlekli sandalyede yaşayan Filistinli Fadi Ebu Salah’ın İsrail güvenlik güçleri tarafından şehid edilmesi beni çok etkilemişti. Ebu salah işgale karşı direniş gösterilerine katıldığı sırada iki bacağını kaybetmiş ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştu. Ama yine de pes etmemiş ve o durumdayken bile ülkesini, ilk kıblesini savunma adına işgalcilere karşı direniş gösterilerine katılmaktan geri kalmamıştı. Kudüs’e olan sevdam işte o şehidin haberiyle birlikte daha da artmıştı.

İşe başladığımda paramı biriktirip Kudüs’e gitmeye ve Mescid-i Aksa’da namaz kılmaya karar vermiştim. Bu kararımı ailemle paylaştığımda annem “gitme kızım, oralarda karışık ortam var. İleride birlikte gideriz” dediyse de bir şekilde kendisini razı etmiştim. Babam da aslında gitmeme çok taraftar değildi fakat yolculuk için yaptığım alışverişlerde hep yanımdaydı.

Efendimiz’in (sav) Bahsettiği Üç Mescitten Biri Olan Kudüs’ten Vazgeçmişiz

Yolculuk için hazırlığımı sadece alışverişlerle yapmadım. Kitap okudum, internette araştırmalar yaptım, ayetleri ve hadisleri okudum ve çeşitli sohbetlere katıldım. İbadet için üç mescide yolculuk yapılmasıyla ilgili Hadis-i Şerif’i okuduğumda bu mescitlerin günümüzde sadece Mekke ve Medine ile sınırlı kaldığını, Kudüs’e ise bir türlü geçilemediğini farkettim.

En nihayetinde gün geldi ve yola çıktık. Ancak kafilemizi bekleyen bir sürpriz olduğundan habersizdik hepimiz. İstanbul’dan bindiğimiz uçak Telaviv’e indiğinde 13 saat boyunca bekletildikten sonra Türkiye’ye geri gönderildik. Tur firmasının rehberi bize “Türkiye’ye geri dönüyoruz” dediğinde en az yarım saat algılayamadım. “Ne diyorsunuz? Erteleyemez miyiz?” gibi sürekli sorular sorduk durduk.

Oraya gidip o kapıdan geri dönmek, Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı görememek acı verici bir durum. Ailemle, arkadaşlarımla “Kudüs’e gidiyorum” diyerek vedalaşmalarım aklıma geldi. Her vedalaşma bir duygusallaşmayı getiriyordu beraberinde ve bazen de gözlerimizin yaşarmasına.

Kudüs’e yine gideceğim inşallah. Orayı görmeden, orada namaz kılmadan ölmek istemiyorum. Eğer olur da gidemesem bile biliyorum ki Kudüs’e sahip olmak demek illaki oraya gitmek değildir. Kudüs’ü hayatımıza, kalbimize, günümüze ve gündemimize yerleştirmeliyiz. Her Müslümanın sorumluluğudur. Her kadının hatta her çocuğumuzun da sorumluluğudur.

Türkiye’de maalesef oturmuş olan bir algı var. Oraya gitmeyin, hissedin ve yaşayın ama gitmeyin. Destek vermek istiyorsan ver ama burada kal oraya gitme. Oralar çok karışık, başına bir iş gelebilir şeklindeki bu algının kırılması gerekiyor. Kudüs, kanayan yaramız, şehirlerin mazlumudur. Kudüs hem ümmetin hem de insanlığın üzerinde bir vebaldir.

Yorum Yapın

Yapılan Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış