
Ben, Akdeniz sularının dalgaları arasında umudu yük edinmiş bir şişeyim. Boyumdan büyük bir işe kalkıştım. Sorsanız Bir avuç mercimek taşıyorum haznemde. Zahiren öyle.. Aslında ben , umudunu kaybetmiş bir halkın umudu olmaya gidiyorum.. Kararsızım evet.. Yetişip yetişmemek değil beni arafta bırakan. Koca bir ümmetin yükünü yükleniyor olmak zor gelmiyor ama kahrediyor beni... Olsun.. Ebabillerin kuş olma şartı yoktur. Ben de bir ebabilim. Belki ateş taşımıyorum ama bir avuç mercimek ve sonsuz umut yüklüyüm.
Ve işte bir karartı görüyorum ileride . Nasıl yani , Gazzeye ulaşabilmiş miydim ?
Nasıl olur da İsrail militanları beni imha etmemişti ...
Yasin suresi dokuzuncu ayet mi bulanmıştı gözlerine..
Yanaşıyorum sahile ve anlıyorum Gazze'de olduğumu.. ötelerden beni bekliyormuşçasına koşarak gelen bir genç ve dilinde "Hasbünallahu ve nimel vekil" zikri..
Evet evet kesinlikle Gazzede olmalıydım..
Ulaşmıştım ulaşılmaz görünen açık hava hapishanesine..
Belki de o hapishanenin umut anahtarı olmuştum.. en çok da "elimden ne gelir ki" karamsarlık bataklığında çarpınanların yüreğine ulaşmıştım.
Herşey mümkündü artık..
Bahane bırakmamıştım ümmete...
30.07.2025




