#KudüsSeferberliği projemiz kapsamında ülkemizin dört bir yanından başvuran gönüllü kardeşlerimize bireysel görevler veriyoruz. Bu görevler Kudüs dertlisi kardeşlerimizin kişisel yeteneklerine, ilgi alanlarına veya mesleklerine göre belirleniyor. Kimisi boyama yapıyor, kimisi şiir yazıyor, kimisi araştırma, kimisi çevirmenlik, kimisi sosyal medya içerik üretimi, kimisi grafik, kimisi sunum/anlatım vs. vs. şeklinde liste uzayıp gidiyor. Böylece "Ben ne yapabilirim ki?" algısını ve vesvesesini çürütmüş oluyoruz.
İşte bu sayfadaki çalışmalar da o çalışmalardan birisi. #KudüsSeferberliği projemize Şanlıurfa ilimizden başvuran Seher Beyazkuş, kalemiyle Filistin'e dair görev aldı. Seher kardeşimiz serbest sözler yazıyor. Böylece sözlü edebiyat alanında üretim çalışması gerçekleşmiş oluyor. Bu serbest yazı ve kısa sözler çalışması hem sosyal medya içerikleri olarak hem de belki ileriki aşamalarda bir kitap çalışması olarak ta değerlendirilebilir.
Yorgunluğu yoracağız vaktimizi şehit ederek.
Sevdanın miladı misali bir beldedir Kudüs
Bir vuslat bekleyen yüreklere ...
Bir hasret ateşi düşmüşken gönlüme, gözlerimde yaş elimde pasaportumla Aksâya giden yolda vuslat bineğime bindiğim o günde bir yaprak ilişti gözüme...
Solmuş, tutunduğu dala veda etmeye yüz tutmuş bir dal . Sonra tefekkür perdelerim aralandı ve şu cümlelere döküldü hissiyatım:
Bir sonbahar vakti.. Dönüşüverir yaprakların mezarlığına ağaç dipleri . Yeşil rengiyle hayat bulan yapraklar,sararıp solar ve tutunduğu daldan narin bir kırılganlıkla düşer, hayat bulduğu ağacın dibine ...
Onun için son bulmuştur hayat .. Kurumuştur, düşmüştür güvendiği daldan . Hatta belki kırgındır ağaca; Beni istemiyor düşüncesiyle..
Tekrardan hayat bulacağı, eski canlılığına kavuşacağı vakti beklemeyi bilmeyen bir sabırsızlıkla.. Ağaç tüm ihtişamıyla, köklerini yerin altına daha güçlü salarak geçirecektir sağlam bir kışı.. Yaprak bunu kaldıracak güçte değildir, zaten ondan dolayı bir süreliğine uzak düşmüştür dalından... Yaprak sabırsız.. Yaprak aceleci...
Derken derin bir uykuya dalar .. Solduğu yerden kırılır, kırıldıkça karışır ağacın köklerine.. En derine varınca anlar Mevsim-i mihnetin de geçeceğini...
Bir tutam mahçuplukla karışır bir zaman sonra toprağa..
Bir gün olur ki ansızın, açar gözlerini güneşli bir güne.. İşte o vakit anlar , her şeyin vaktinde olduğunu.. Kırılırken aceleci davrandığının hüznünü duyar vefalı damarlarında..
Her ayrılış bir son değildir . Bazı ayrılıklar tekrar hayat bulmak için köklere ulasabilmektir.
Bir vuslat bekleyen yüreklere...
12.11.2024
Dağa taşa haykırarak kazıyacağım zulmü,
Duyuracağım en ücra taşın altındaki karıncaya bile .
Sessizlik mi.. Asla almayacağım lügatıma sessizliği..
Olmayacağım dilsiz şeytanlardan.
Elim kırıldı mı dilimle duyuracağım hakikati.
Dilim kesilse de yüreğimle buğzedeceğim zalimin zulmünü...
İmansızlıktan daha evla değil midir en alt da olsa iman mertebesi olan buğzetmek..
Bari diyorum.. Onu yapabilelim..
Uykuya dalmış Tutsak yüreklerimizin kıralım pırangalarını ve kardeşlik çatısı altında birleşelim ensarca muhacirce..
12.11.2024
Öfkem,kalemime mürekkep olacak !
Soluyor gönlüm Aksâ yollarında,Aynı zamanda canlanıyor her soluşunda..
Kendime söz!
Madem dikenlerle örülü bir yola adım attın, ayağına batan birkaç imtihan dikenine boyun eğmeyeceksin!
Aksâya sevdalanmak cesurların işidir.
Korkarak seveceksen, sevdasız kalırsın!
Bu yol çetindir. Bu yol imtihanlarla,gözyaşlarıyla çevrilidir. Bir diken daha batmış olabilir Aksâ yolunda, yüreğine.. Şimdi ,hiç bekletmeden , çekip çıkaracaksın o dikeni . Oluk oluk hüzün aksa da damarlarından , devam edeceksin bu yolda .
Yanarak yaranacaksın bu yolda Aksâya.
Her imtihan, kabuk misali kalın bir zırh kuşandıracak memleketi Kudüs olmuş yüreğine!
Kabuklar üst üste gelerek boğabilir narin yüreğini.
Asla.. Ama asla pes etmek yok bu kutlu davada ..
Rahmet yağmurunun yağmasına az kalmıştır belki ,yılma..
Kabuk kabuk olmuş imtihanlarının arasından sızıverir bir rahmet damlası..
Çorak sandığın yüreğinin arasından umut dalları yeşerir de beklemelerin en güzel sonucunu alırsın..
BİİZNİLLAH..
10.11.2024
Ve yine güz geldi ilkbaharı bekleyen yüreğime..
Zeytin yaprakları değildi bu defa içine içine kıvrılan..
Dargın olan yalnızca Aksâ değildi bu defa..
Biraz ben de dargındım.
Hayat takvimimden ölüm yaprağı kopmadan varmaktı maksadım Aksâya..
Tüm acelem bunun içindi..
Ben acele ettikçe kavuşma zamanımız bereketlenircesine uzuyordu ...
Seni göremeden göçersem bu diyardan korkusu var yüreğimde. Miraç durağının beldesinde dolanmayan bir beden , mescidinin bahçesindeki ağaçlarının kokusunu çekmemiş sine , 124 bin Peygamber ve imamlığını efendimizin(sav) yaptığı bir mescidin yolunda adım atamamaktan korkar,acelesi ayaklarına dolanıp duran Seher...
10.11.2024
Yola düşemeden yolda kaldım yine.Bir aksâ yolunda..
Gafletin tatlı rüyasının kâbuslarını görüyoruz şimdi uzak kalarak Aksâya
Vefanın tohumunu ektik yüreğe, sevgi çiçekleri açtı dallarımızda. Aksâ kokulu çiçekler..
Kudüs: Toprağının her karışında vefa bulunan bereketli belde ..
Uçmak yük olur , semadan bakınca Kudüs'ü göremeyen kuşa..
Gazzeydi çetin imtihanlar arasında çiçek misali açan..Teslimiyet kokusunu ümmetin üzerine saçan..
Kudüs yerleşince sineye,Aksâ atınca sadırda
Gurbet olurmuş evi insana
Gurbettir Kudüs olmayan, Gurbettir Kudüs kokmayan
Aksâ umuttur ,Aksâ bekleyiştir,
Ve Aksa..
En güzel varıştır..
Aksâya kavuşmak ruhumun payına düştü, bedenimse gurbet diyarında esir
Hakikati gizleyen ince bir tül örtülü gözlerimizin üzerinde..Hakkı batılla asimile eden bir tül..
Sana söz Aksâ'm..
Yüreğim her sıkışıp da sana gelmek istediğimde özgürce gelebilmek adına çalışacağım.
Mürekkebim damlaya damlaya yoluna karışacak.
Öfkem zalimin kabusu,
Kararlılığım hakikatin meşalesi olacak..
Yine vuslat düştü payıma..
Yine kokusunu sızım sızım hissederken yüreğimde, kapılar çarptı yüzüme yüzüme..
Henüz vakit değil dercesine ..
Valizimi dolduracaktım sana gelirken :
Hüznümü, yeislerimi,göz yaşlarımı... Dökecektim avluna ve iyileştirmeni izleyecektim sana olan tüm hayranlığımla ..
Valizin kulbu kırıldı, saçıldı tüm duygularım ortaya..
Umutsuzluğu bastırdım derken ağlamak galip geldi ..
Ey nazlı belde , ne zaman davet edeceksin beni?
Ne zaman kabul edeceksin bu aciz sevgiliyi...
Beni her istemeyişinde ömrümden yıllar eksiliyor gibi..
Kabul etseydin beni, çözülmez miydi yüreğimde düğüm düğüm olan hüznün iplikleri..
Hem .. Hem kimse anlamıyor beni..
Sana kavuşamamak kahrederken beni, gözyaşlarımı yollarına sererken , anlamıyorlar, manasız buluyorlar hasretimi.. Yoluna Meryem olmaya adanmaya niyetlenmiş beni bir tek Rabbim anlıyordu..
Göğsünün daraldığını biliyoruz, (Hicr /97) diyordu karıncanın ayak sesini dahi işiten rabbim .. Elbette yüreğimdeki sessiz fırtınaları da duyuyordu..
"Vakti geldiğinde Rabbin sana gönlündekini verecek, ve seni hoşnut kılacak." muştusunu da veriyordu sabırsız yüreğime. İçimdeki şiddetli dalgalar sakince yanaşıyordu gönül kıyıma..
Sabırla, duayla ve gözyaşıyla ...
09.11.2024
Bir sevda ipliğine tutunmuş bekliyorum davet edilmeyi ..
Hasretimin en büyük şahitleri, gözyaşlarım, dökülüyorlar birer birer kağıda...
Düşündükçe ettiğim şükürler yetersiz geliyor..
Ne güzel bir Sevda, ne güzel bir menzil diyorum kendi kendime .. Varmak da bir nimet varmamak da .
Gerçi Kudüs yerleşti mi sineye , varmamak imkansız oluyor zannımca. Bedenen kavuşmayı bilirdim de ruhun sevdiğine kavuşmasını Kudüs öğretti bana..
Her gidemeyişimde ruhum bedenimden koşarak uzaklaştı...
Bedenimden uzağa, yüreğimdekinin yanına ulaştı..
Ve her defasında daha hasretli bir şekilde döndü Aksâ'sından..
Ve şimdi anlıyorum: Kudüs'ü yüreğinde hissettin mi bir kez , asla ayrılmıyorsun,ayrılamıyorsun ondan .
Ondan uzaklaşan ruh rahatsızlık duyup firar eder bedenden .
Ondan uzak kalan beden , ya gözyaşıyla dışa vurur hasretini ya da soluk benizli bir ifadeyle..
Nasıl da vefalı bir sevgi anlaşması. Ruhun bedenle olan sevdaya kavuşma anlaşması..
Ola ki ilk önce hangimiz unutmaya meyledecek olursak, diğerimize hatırlatsın dercesine ..
Şaşırmamalı..
Kudüs dedik.. Aksa dedik ..
Ruhum evvelden kavuşmuştu . Bedenimse sırasını beklemekte.
Ruhumu uyarıyor bedenim: acele etme,bırakıp da beni gurbet yurdunda gitme .
Biraz daha sabır.. birlikte kavuşacağız Aksâya..
Ruhum ve bedenim. Birlikte..
07.11.2024
Bir sevda ipliğine tutunmuş bekliyorum davet edilmeyi ..
Hasretimin en büyük şahitleri, gözyaşlarım, dökülüyorlar birer birer kağıda...
Düşündükçe ettiğim şükürler yetersiz geliyor..
Ne güzel bir Sevda, ne güzel bir menzil diyorum kendi kendime .. Varmak da bir nimet varmamak da .
Gerçi Kudüs yerleşti mi sineye , varmamak imkansız oluyor zannımca. Bedenen kavuşmayı bilirdim de ruhun sevdiğine kavuşmasını Kudüs öğretti bana..
Her gidemeyişimde ruhum bedenimden koşarak uzaklaştı...
Bedenimden uzağa, yüreğimdekinin yanına ulaştı..
Ve her defasında daha hasretli bir şekilde döndü Aksâ'sından..
Ve şimdi anlıyorum: Kudüs'ü yüreğinde hissettin mi bir kez , asla ayrılmıyorsun,ayrılamıyorsun ondan .
Ondan uzaklaşan ruh rahatsızlık duyup firar eder bedenden .
Ondan uzak kalan beden , ya gözyaşıyla dışa vurur hasretini ya da soluk benizli bir ifadeyle..
Nasıl da vefalı bir sevgi anlaşması. Ruhun bedenle olan sevdaya kavuşma anlaşması..
Ola ki ilk önce hangimiz unutmaya meyledecek olursak, diğerimize hatırlatsın dercesine ..
Şaşırmamalı..
Kudüs dedik.. Aksa dedik ..
Ruhum evvelden kavuşmuştu . Bedenimse sırasını beklemekte.
Ruhumu uyarıyor bedenim: acele etme,bırakıp da beni gurbet yurdunda gitme .
Biraz daha sabır.. birlikte kavuşacağız Aksâya..
Ruhum ve bedenim. Birlikte..
07.11.2024
Bu defa ..
Bu defa Kudüs sokaklarının kokusunu alır gibiyim...
Zeytin agaçlarının gölgesinden Aksâyı seyre dalar gibiyim..
Düş değilse hissettiklerim, bu defa, çok yakınım ..
Ey nazlı belde!
Ey nazıyla hasrete esir bırakan belde ..
Vakit gelmedi mi sence ?
Ey hayallerime ev sahipliği yapan kadim şehir!
Ben umudumu yitirmek üzereyim..
Yeniden toparlanana dek saklar mısın umutlarımı sokaklarında..
Kavuşur da gezinirsem sokaklarında, kendimden umut parçalarını hissedeyim her taşının altında ..
Acizliğim karşısında yüceliğini anlıyorum. Anladıkça hayran kalıyorum sana Ey Aksânın muhafızı!
Yıllar yılı acıyı, kederi,zulmü barındırdın her zerrende. Asla yılmadan gücümüze kaynak oldun yine de .. Usanmadan .. Sıkılmadan.. Umutsuzluk bataklığına düşmeden..
Gurbet diyarının bir köşesinde umutsuzluk duygusuyla başbaşa kalmış bana umudu aşılıyorsun..
Tam bitti diyorum, kavuşmak bayramı yine ertelendi..
Sonra yetişiyorsun zihnimi işgal eden duygulara hükmetmeye..
"Bana gelmek isteyen,Umutsuz olur mu hiç!" ikazıyla sarsıyorsun zihnimden geçen düşünceleri..
"Ey umutsuzluk bataklığında gezinen,Umutsuz olmak en çok da benim hakkım olmaz mıydı , ben işgal altında sizi bekliyorken ..."
Durdum. Utandım..
01.11.2024
Önümde iki yol var ..
İkisi de birbirinden çetin iki yol..
Çetin oluşu davanın ağırlığından mütevellit iki yol..
Kavuşmak ve Beklemek ağırlığını taşıyan iki yol..
Aylarca beklediğim haberin son günlerini sayıyorum..
Kavuşmak ,hayallerimi süsleyecek, yüreğimin boşluk kaplayan hasret yanını dolduracaktı.. ruhumun kalıcı ikamet durağı için kavuşacaktım o güzel beldeye..
Peki sonra ? Sonrasını düşünmek için yüreğimle hiç baş başa kalmamıştım ki .. Sonrası daha zor olmayacak mıydı... Boşluğunu dolduracak o parçaya kavuşmuş olan ruhum nasıl geri dönecekti gurbet yurduna ..
Sahi : Asıl vuslat kavuştuktan sonra başlamıyor muydu ..
Beklemek kapısının önündeyim şimdi.. Gözyaşlarımla, heyecanımla, içimde tamamlanmayı bekleyen boşluk ve vuslatına ermeyi bekleyen ruhumla...
Bugüne dek benim payıma beklemek düştü hep .. Bekledim ..
Beklerken sevdim Aksâyı.. Severken keşfettim yüreğimdeki eksikliğini..
Olur ya hani , beklemek düşerse yine payıma. Ne yapacaktım şimdi..
Nasıl başa çıkacaktım kapının önünde bekleyen onca vuslat aşığı parçalarımla..
Kavuşma lezzetini tadamamışlıkla tekrar nasıl başa çıkacaktım bilmiyorum.
Bilinmezlik içerisinde bekliyorum iki kapının önünde.
Ve beni asla bırakmayan Rabbimin beni asla yalnız bırakmadığını hatırlıyorum yüreğimde..
Duha suresi yetişiyordu imdadıma: " Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da"
...
27.10.2024
Bir su birikintisinde arıyorum yansımanı..
Gözlerimden yürek pencereme uzanacak bir yansıma..
Zaten gelmez oldun rüyalarıma artık..
Nefesimi kesecek ihtişamını esirger oldun benden ..
Biliyorum, sen de haklısın.. Dargınsın ...Kırgınsın..
Günlerce geleceğim muştusunu saldım sana gelen herkese ,herşeye..
Bir zeytin dalına anlattım geleceğimi.. Sonra Bir sarı renginde ağladım sana gelemeyişimi..
Bir zeytin dalından sarı rengine ne çok hasret günlerini misafir ettim yüreğimde..
Ne çok ağladım sana gelemeyişlerimi..
Sana verdiğim vaadimde duramayışlarımı..
Kırıldın haliyle .. Kubbende barındırdığın umut sarısı bıraktı yerini matem sarısına..
Biliyorum, sadece bana değildi kırgınlığın..
Koca bir ümmetin sessizliğinin ağırlığını ağırlamıştın kubbende...
Şimdi gelsem peki .. Kabul eder misin aciz bahanelerimle beni ..
Sarı kubbenin maviyle buluştuğu o güzel bayram havasında ağırlar mısın derman arayan,yorgun düşmüş yüreğimi...
Kalksam ve sana gelsem..
Ey Sahrâ..
27.10.2024
Kırgınım biraz ..
Bize hasret Aksâ adına..
Kırgınım biraz, sokaklarında adımlarımızın yankılarını duymak için hazır bekleyen taşlar adına..
Ve biraz daha Kırgınım,
Ceddimiz adına..
Selahaddin Eyyubi adına..
Ubeyde bin Cerrah adına
Hz. Ömer adına ..
Kırgınım...
Her zerremde mahçupluğunu hissettiğim bir kırgınlıkla..
Ne zaman sıyırıp atacaktım üzerimden bu ölü toprağı..
Ne zaman felç olmuş cihad ruhumu hayata kazandıracaktım tekrardan..
Ne zaman..
26.10.2024
Bir çift pati sevmek isterim, Kudüs sokaklarında gezinip sokakları bizim yokluğunuzda boş bırakmayan kedilerin ..
Direnişti dili dini ırkı hatta cinsi ayırt etmeden tek yürek olmaya sevk eden..
Kimi zaman bir kuşun gagasında görürüz direnişi kimi zaman bir kedinin mahzun yürüyüşünde..
Kudüs'ün her zerresinin bir dert taşıdığına inanıyorum. Davayı barındıran bir dert.. Kedisi,kuşu,taşı,havası...
Kudüs'ün kedileriyle göz göze gelmek cesaretini bulmuyorum kendimde . O kediler başları okşanıp mama verilerek göz boyanacak kedilerden değillerdir zannımca..
Kâfi gelmez bir iki geçiştirmeli sevgi seli ..
Oturup gözlerinin içine bakmak gerekir. Gözlerinin ardındaki derinliği keşfetmek, yorgunluğu yakalamak gerekir .. Boş kalan sokaklarda narin patileriyle bu koca yükü üstlenmek zorunda olduklarının özrünü dilemeli ..
Kedisi bile dertlidir Kudüs'ün..
Onların çıktıkları fare avları iki ayaklı,eli silahlı farelerdir mesela ..
Böyle kedilere başı okşanarak aylarca terk ettiğimiz yanlızlıkların tesellisi verilebilir miydi ?
Kubbetus Sahra'ya mest olmuş halde seyre dalmışken ihtişamı karşısında, bir çift pati görmek isterim avuçlarımda..
Davayı minik bedeninden alıp bölüştürmek isterim bir an önce.. Bu sebepledir belki her gördüğüm kedinin gözlerinin içine bakışım.. Patilerini alırım avuçlarıma..
Aksâ'nın avlusunda ribata duran kedi, bekle beni , vuslat düğümleri çözülüp de ribat görevini devraldığımda bir tutam Güven duygusunu da getireceğim size.. Sırtını döndü galiba müslümanlar bize düşüncesi altında ezilen yüreğinizi kendi ellerimle saracağım..
Az daha sabır..
23.10.2024
Kubbetus Sahra'ya mest olmuş halde seyre dalmışken ihtişamı karşısında, bir çift pati görmek isterim avuçlarımda..
Zeytin hasadı vakti ..
Zeytin gözlü yiğitlerin,
Sopasıyla direnişe yön veren ,
Son kez direnip direnişiyle dirilten yiğitlerin zeytin misali şehadet şerbetini içtikleri vakit ..
"Ben gidiyorum, alın bu sopayı,devam ettirin direnişimi" dercesine küffara attığı sopayı arıyorum her yerde..
Sokakta ,ayağıma takılan sopaya bakıyorum etraflıca.. Yiğit bir liderin parmak izleri var mıdır acaba.. Direnişi,şehadetle süslenene dek akıttığı kan damlalarından birkaçı var mıdır şu elimdeki sopada...
Sonra direniş bekleyen her zerreme kazıyorum bir sopanın mahiyetini..Yahyaca bir tutuşla tutarak hissetmeye çalışıyorum direnişin asıl ruhunu..
Bir demir tel mesela... Kim inandırabilirdi beni ,bir demir telinin gözyaşlarımı sel misali akıtıp yüreğimde hüznün kapılarını sonuna dek aralayacağını..
Hayatın temaşesinde gözüme ilişmeyen kimi nesneler, nasıl da anlam buldu birkaç saat içerisinde..
Liderlik buydu işte.. Direniş ruhu körelmeye yönelecekken insanların, tahta bir sopayla ayakta tutacak kadar mühimdi..
Fırlattığın o sopa düşmanın yüreğinden geçerek ekti korku tohumlarını.. Sonra binlere ayrılarak ulaştı herbirimizin yüreğine.. Ekti direnç tohumlarını birer birer ..
Şimdi bize düşen, zeytin gözlü yiğitlerin bıraktığı direniş meşalesine çekirdek olabilmek.. Yağ olabilmek .. Atılan sopanın kıymığı olabilmek..
20.10.2024
"Hayat iman ve cihad" cümlesine ne de güzel yakıştınız ey güzel şehitler..
Ahir zamanın sahabeleri misalidir Kassam yiğitleri..
Beyinleri lüleli saçlarına dolanmış bir milletten korkmak hiç Müslümana yakışır mı ...
Bir Haniye gelir bir Sinvar gider ..Ne İsmailler biter ne Yahyalar gider!
Direnenler direnirken dirilirler..
Ben direndikçe tomurcuklanıyor yüreğimdeki vuslat ağacının çiçekleri ve sonra bir bir çiçekleniyor köhne kalmış dalları yüreğimin...
İmtihanların sağanak sağanak yağdığı bu dünyaya ne de çok anlam yüklüyoruz...
Hiç ölmeyecek gibi planlar yapıyor, hesap vermeyecekmişiz gibi umarsızca dalıyoruz dünyaya...
Kalp kırıyoruz mesela.. Onarmaya yeltenmeden. Veyahut hayaller kuruyoruz yüreği yeşerten. Lakin hayale ulaşacak yollara dikenler serperek kaçıyoruz o yollardan.. Ayaklarımız kanamıyor o zorlu yollarda. Kurduğumuz hayallere layık olamıyoruz zannımca.
Kudüs mesela.. Kudüse gitmek hayali yüreğimde çiçek yeşerten bir hayal .. Gitmek istiyorum, kavuşmak, hissetmek.. Ama gitmeye layık olmak için ne yapıyorum diye yokluyorum yüreğimi. Döküyorum avuçlarıma Kudüs kokulu hayallerimi ..
Daha çok yolum var diyorum sonra .. Uzun,meşakkatli bir yol. Sabrın en güzel misali...
İkilemde olan yüreğimde bir dirhem fazla geliyor umutlu olmak..
Tüm şehrin ayaklarım altında olduğu hissiyatı ile aynı mutluluğu yaşıyor yüreğim .
Ve umutlu olmak ne güzeldi..
"Allah sabredenlerle beraberdir" ayeti ne de çok işliyordu yüreğime bu süreçte. Evet ,Allah(cc) benimle beraber . O kadar hissediyorum ki .. Bu çok güzel..
Teşekkür ederim Allah'ım.. Tüm kapılar kapandı dediğim anda her daim bir kapı açtığın için ❤🩹
03.10.2024
Ruhum bulunduğum mekandan çok uzaklarda bir yerde..
Sevdasına mahsur kalmış bir yürekte, esaret altında olmaktansa vuslatına ulaşmayı isteyen bir edayla terk etmiş, bulunduğu beden cesedini..
Geziniyor şimdi avlusunda Aksâ'nın.. Kuşlarını besliyor .. Sonra durup öylece oturuyor Kubbetüs sahranın karşısında. Konuşmuyor lakin aksâ dinliyor onu.
Bilhassa ,Aksâ da konuşmuyor ama ruhum duyuyor onu.. Sessiz ama bir o kadar koyu bir muhabbete dalmış ruhum, kavuştuğu Aksâ'sıyla...
Kavuştur Allah'ım..
22.09.2024
Her imtihandan bir nasihat çıkarmak icap etmez mi sizce de ?
Depremler mesela ...
Birkaç saniyelik sarsıntıda dökülüyoruz hemencecik sokaklara,nasıl çetin bir imtihan ,nasıl korku dolu birkaç saniye , değil mi ?
Her saniyesi bir asra bedel olan saniyeler ..
1 yıl 9 gündür aralıksız bir şekilde bomba ve roket saldırılarıyla bu deprem misali sarsıntıları yaşayan Gazze halkını anlamak çok zor, değil mi ..
Bir de kulak tıkayarak kaderlerine terk ettiğimiz noktasını unutmamak gerek..
Onları sarsan sadece bombaların şiddeti miydi ?
Suskunluğumuzun her safhası sarsa sarsa yıkmıyor muydu müslümanların birlik olma hayalini deprem misali..
16.10.2024
Gerçekleşmesini arzuladığımız düşlerimiz var, yolları Aksâya çıkan..
Ne iştiraklar vardı suçlara kapı aralayan.. Sessizlik gibi tarafsızlık gibi ...
Sonra bir daha bomba yağıyor mazlumların üzerine ... Ve ben sınavdan yine kalıyorum...
Ne iştiraklar vardı suçlara kapı aralayan..Sessizlik gibi tarafsızlık gibi...
Hasret duygum kabardıkça kabarıyor, yüreğime sığamaz hale geliyor..
Öyle bir hasret ki...
Henüz gidip göremediği yerlere hasret duyar mı insan ...
Gitme hayalleri kurarken gözleri yaşarır mı..
Dünya imtihanları yorarken yüreği, koşup gitmek istediği, maneviyat kokusu sinmiş o mübarek belde, bir nasip ötede iken davet edilmeyi beklemek, umuda sığınmanın hangi rengiydi...
Ey nazlı Kudüs'üm.. Ey Peygamber kokulu sokaklarında her gece ruhumu gezintiye çıkardığım, zeytin kokusuna düşler sığdırdığım güzel belde ! Vallahi , sabırla ve dua ile sana davet edileceğim günü bekliyorum..
15.10.2024
Bir burukluk var içimde, hiçbir cümle kalıbına dökemediğim... Aklımdan bir film şeridi misali geçiyor adeta hüznün sahneleri .. Ne geçiyor diye kendime sorsam cevaplayamam, yazıya dökmek istesem bir kelime yazamam . Ama aynı zamanda sayfalarca buruğum..
Filmin başrolünde Gazze ve Suskun Ümmet olduğundan hiç şüphem yok ama ..
15.10.2024
İçimde kuytu köşelerin birinde bayramı bekleyen masum bir çocuk var ..
Ne yapsam bayram sevincini hissetmedi o çocuksu yanım. Ta ki hayatıma Kudüs sefer bilinci girene dek..
Red yese de vizelerim,bir bir kapansa da kapılar ben,bayramlık kıyafetlerini baş ucunda bekleten sabırsızlığın en masum hali , çocukluk misali bekliyorum davet edileceğim günü..
Herkesin bayramı kendine özel, kendi içindeki çocuğa..
Sana söz bayramını bekleyen yanım, senin bayram coşkusu yaşaman için elimden geleni yapacağım..Kandilinde yağ olacağım, zeytinliklerinde gölge.. Gidemezsem de çabalarım seni ulaştıracak o güzel beldeye..
Bedenimi sürükleyip getiremezsem de, sen selamımı ilet o güzele ..
Çünkü ruhum çoktan yola çıkmış bile..
15.10.2024
Kurarken göz yaşartacak hayallerin varlığına inanmazdım. Seni sevene dek ey Aksâ!
Kandilinde yanmak için bir zeytinim, henüz yağ olmaya ermedi yüreğim
Bilmezler ki benim baharım Kudüs'e giden yollarda saklı.
Tarifsiz sürur ister bu yürek,Haddinden büyük bir sevdaya kalkışarak..
Filistinli çocukların sapan uçlarındaki taşlar misali sertleşmişti yüreğim zalime karşı..
Sevda düşmek istedi mi hatra bir yolunu bulur etraflıca...
Bir fincan çayın üzerine konan nane yaprağıyla mesela..
Sevda düştü mü gönle, içtiğin çaydır hasretin çağrıştırıcısı.. Hasret kapısının anahtarı...
Ne güzel bir Sevda ne vefalı bir yoldaş..
Sevda ile yoldaş olmaktı Aksâyı sevmek ,Kudüs ile yaşamak..
Yoldaş arayanlar neden Kudüs'ü sevmeyi denemiyordu..
13.10.2024
Bir umuttur içimde gökyüzü kadar uçsuz bucaksız...
İçime sığmayan, dolup taşan bir umut...
Bazen güneşin önüne çekilen bulutlar misali yeis kaplıyor olsa da yüreğimi, Umudun önüne set çekemiyor en nihayetinde...
Ne güzeldi umutlu olmak. Umudu hayallerle süslemekti yüreğimde tarifsiz mutluluğu yaşatan.
Acaba kavuşur muyum aksaya düşünceleri sarmalamışken yüreğimi, çeviriyorum kafamı gökyüzüne. Masmavi ve göz kamaştırıcı. Birkaç bulut var, yakıcı güneşi perdeleyen. Sonra tefekkür bahçemin kapıları bir bir aralanıyor... Çok beklerken uzak kalmak güneşin önüne set çeken bulutlar misali yardımcı olmaktaydı kimi zaman sabırsız kişiliğime. Şimdi anlıyordum bu hikmeti... Beklerken yanmak gerekti... Yanarken de gölgeye sığınmak ara sıra...
Aksâ ... Yüreğimde kavuşmak hayalinin tohumunu atarak usulca sessizliğe büründü.
Sanırım yanmak faslına hazırladı bekle derken...
Ve ben... Şimdi hazırdım vuslata...
Bulutlar çekilebilirdi artık köşelerine...
09.10.2024
Kimi zaman bir zeytin yaprağıydı beni Aksâ bahçesinde gezintiye çıkaran...
Ve işte elimde onlarca zulme şahit bir zeytin dalı...
Öyle anlara şahit olmuş ki... Yaprakları kaskatı kesilivermiş dalında.
Ve şimdi elimde... Hissediyorum onlarca zulmü parmak uçlarımda...
Aksa’nın zeytin ağaçlarının birinin gölgesinde soluklanıyorum...
Ağaç biraz mesafeli bana... Haklı da zannımca...
"Ben kurumaya yüz tutmuşken, neredeydin, neden geç kaldın bu kadar!" diye soracak olursa ne demeli diye hazırlanmamıştı mahcup yüreğim.
Lal olur da konuşamazsa dilim ürkekliğiyle sustum öylece.
Ben bencillik ettim, Aksâ'yı geç öğrenerek...
O bana karşı yine çok cömertti gölgesinden vererek...
Ve şimdi... Bir ağacın altındayım öylece.
Ben susuyorum, sustuklarım çığlıklara dönüyor yüreğimdeki mahcubiyet ve geç kalmışlık savaşında.
O sessizliği bozuyor ezgi misali hışırtısıyla bir zeytin ağacı.
Ve o sırada uyanıyorum kurduğum hülyadan.
04.10.2024
Çok iyi sır saklar gözyaşlarımız.
İçimize attığımız her hasret damlasını biriktirip taşır gözlerimize.
Sır taneleri sabırla bekler akıp gideceği zamanı... bekler... bekler...
Ne zamanki hasret ağır gelir yüreğe o zaman taşıyamaz olur bu sır tanelerini gözler...
Birbiri ardınca dökülüverir sırasıyla...
Kudüs'e hasret bir yürekte kavuşmak için beklerken ne çok dökülür gözyaşı...
Her bir damlası hasret kokan...
Her damlası yanağı yakıp geçen gözyaşları...
Hasret, yüreği yakıp geçerken gözyaşlarına da yansır bu yakıcı ateş.
Yanağı yakıp geçen her damla Aksâ ‘ya ulaşamamış günlerin çetelesine birer çizik atarcasına yakar canı...
Ne yapmalıydı peki küçücük yürekte kökleri yeşeren bu kocaman hasretle...
04.10.2024
Nerede gözüme ilişse bir zeytin dalı, oralı olur tüm düşlerim...
Gözüm görmez olur dünyalık kokan diğer nesneleri...
Oturuverir gölgesinde ağacın ve zeytin kokularında Seyahate çıkar ruhum...
Her kokusu ayrı bir sokağında gezintiye çıkarır Kudüs’ün.
Her bir zeytin tanesi barındırır yaprağıyla birlikte onlarca zulmün şahitliğini.
İlk görüşte mahcup hissederim Her bir yaprağa karşın...
Usulca seyre dalarım renklerin güzelliğiyle gözlerimi kamaştıran zeytinlerin gökyüzüne uzanan noktasına.
Gökyüzünün Mavisiyle buluşan yeşil zeytinler misali Kudüs’e kavuşmuş vuslatı bekleyen yüreğimi düşler dururum öylece...
Sonra bir ses işitirim uzaklardan. Bir çocuk sesi:
"O gölgede benim de hakkım yok mu? Çok yoruldu küçük bedenim bomba seslerinden... Az ben de soluklansam, bana da yer var mıdır?"
Gözyaşlarım süzülürken yanaklarımdan, rüzgârın zeytin dallarıyla anlaşarak oluşturduğu hışırtıyla uyanırım düşlü rüyamdan...
Belki de rüya değildi gördüğüm... Düş değildi işittiklerim...
Gazze'nin hangi çiçek ruhlu evladının isyanıydı bana ulaşan...
Evet, en çok da senin hakkındı zeytin ağaçları arasında koşturmak, gölgesinde soluklanmak ...
Zaten ağaç bana dargın, ağaç bana mesafeli ...
08.10.2024
Elimde Kudüs'ten bir parça zeytin dalı…
Onca yıl zulme, haksızlığa, Müslümanların sessizliğine mahkûm olan bir beldeden kopup gelen bir dal zeytin...
Zahirde sadece bir odun parçası gibi...
Ama elimde tutarken hissettiklerim...
Acaba bu dalın sahip olduğu ağaç ne zulümlere şahit oldu.
Gölgesi dibinde kaç şehit düştü, kaç çocuk güldü, oynadı...
Kuru. Evet, kupkuru... Ama yaprakları içe doğru bükülmüş halde kuru...
Küsmüş gibi bir edayla kıvrılmış içine içine ve kurumuş öylece...
Tarihini okuyorum bu şehrin ... Okudukça yüreğimi hüzün gözlerimi nemlendiren gözyaşları sarıyor ruh halimi ...
Sonra hemen açıyorum çekmecemi ve teselli mahiyetinde elime alıyorum Kudüs kokan, Aksâ kokan o değerli hediyeyi ...
Sana söz ey biz sessiz Müslümanlara kırgın, içine bükülüp öylece kuruyan zeytin dalı, Kudüs'e gitmek nasip olursa, senin köklerine su vereceğim...
Sohbet edeceğim ağaçlarınla ...Özürler dileyeceğim geç kaldığım(ız) için...
|anlık hissiyat, 20.09.2024