Miraç kandili ve Miraç Haftası boyunca düzenlediğimiz etkinliklerimiz arasında bir bilinçlendirme çalışması olarak tasarladığımız "Miraç Mektupları" hafta boyunca esnaflara dağıtıldı.
Miraç Mektupları birkaç cümleden oluşan Mirac'ın ve Kudüs'ün önemine vurgu yapan bir yazıyı içeriyor. Her yazıyı küçük ve renkli sayfalara yerleştirerek muhtelif yerlerde dağıttık. Mektubumuzun içeriği ise şöyledir:
Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun… FAKAT!
Miracın merkez üssü olan Kudüs’ün işgal altında olduğunun farkında mısınız?
Hz. Peygamber’in (sav) Miraca yükselişini “Kutsal bir anı” olarak kabul ediyor ve yüzlerce yıldır o günü kandil olarak çeşitli ibadetlerle ve dualarla kutluyoruz. Ancak “Miraç” kılınan birkaç rekat namazla, okunan birkaç sayfa Kur’an’la geçiştirilecek kadar basit bir gece değildir. Kandilini kutlamak için geleneğimizde var olan büyüklerimizin ellerinden öpmek te değildir. Kandil simidi alarak evlerimize, komşularımıza vermek te değildir. Bunların her biri güzel ve yaşatılması gereken geleneklerimizdendir. Eyvallah fakat Miraç Kandili bize başka bir şey ifade ediyor/etmeli.
Buraya kadarını okuduysanız bundan sonrası belki aydınlanmamız için rahmete dönüşecek cümleler olacaktır.
Kudüs, herhangi bir şehir değildir. Kudüs’ü diğer tüm şehirlerden ayıran ve üstün kılan (Mekke, Medine hariç) bir özelliği vardır. Peygamberlerin neredeyse tamamına yakınının ayak izlerinin bulunduğu bir şehirdir. İlk kıblemiz ve yeryüzünde kurulan ikinci mescid olan Mescid-i Aksa’yı içerisinde barındırmasıdır. Son Peygamber, Alemlerin Efendisi’nin (sav) Miraca yükseldiği yerdir.
Kur’an-ı Kerim’de Mescid-i Aksa’yı barındıran topraklar/coğrafya “Mukaddes” olarak Allah (cc) tarafından bizzat övülmüştür. Peygamberimiz “Oraya gidin, orada namaz kılın şayet gidemezseniz kandillerinde yakılmak üzere oraya yağ gönderin” dediği yerdir. Tüm bunların hepsi oradan uzak kalmamamızı, oraya sahip çıkmamızı ve orası için mutlaka mücadele etmemizi işaret ediyor.
O halde niçin uzak kaldığımızı her birimiz kendi kendine sorması gerekir. Miraç, denilince aklımıza Kudüs gelmiyorsa, Kudüs’ün de işgal altında olduğunu hatırlamıyorsak eksik bir şey yapıyoruz.
Miraç gününde şayet yüreğimize bir nebze de olsa Hz. Ömer gibi, Selahaddin-i Eyyübi gibi, Yavuz Sultan Selim Han gibi Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın özgürlük ateşi düşebildiyse ne mutlu.
Hatırlatmayı, bir an için düşünmenizi sağlamayı vazife bildik.
Miracınız mübarek olsun.