İstanbul Açık
İstanbul hava durumu
25 °

Kudüs’te anne olmak

kudus-anne

Hadi gelin yorulan kalplerimize huzur bulmaya gidelim. Evlatlarımıza yetememek haliyle bitap düşmüş gönlümüzü alalım yanımıza, yetmeye niyet edelim bugün. Bizi anlamıyor, yardım etmiyor diye öfkelendiğimiz eşlerimizide alalım yanımıza. Hak edip elde edemediğimiz mutlulukları, geçmişin yüklerinden söylediğimiz acıları da alalım. Birde dertten kederden bizi yataklara düşürüp irademizi elimizden alan depresyonumuzu da alalım yanımıza. Eksik kalmasın oda… Varsa başka alacaklarımız onları da alalım. Sevdiklerimizi kaybetme korkumuzu, tokluktan unuttuğumuz açlığı, ramazan da iftarı 4 gözle bekleyen susuzluğu da alalım yanımıza.. Alalım, alalım ki zira gideceğimiz yerde hepsi var. Hem de en çıplak haliyle..

Şimdi hazırız. Hadi gelin Kudüs’e gidelim anne olmaya…. Bakın orada bir çadır var. içinde bir anne karnı burnunda doğum yapacak. 3 çocuğu açlıktan ağlıyor. Doğacak bebeğine giydirecek elbisesi yok. Ağlayan çocukları susturacak bir parça ekmeği yok. Bağrına basıyor evlatlarını şefkatiyle doyuracak. Evlatlarının kokusunu içine çekip, kendi karnındakini mis kokularıyla doyuracak. Evlatlarının kokusuna bomba kokusu gölge düşürmüş. Çekiyor içine ama yok. Olmuyor… Nefesini tutuyor bomba kokusu. Tam canını vermek istediği yerde bir ayet saracak kalbini… La ilahe illa entel subhaneke inni küntu minezzalimin ve ente erhamurrahimin…

Can geliyor nefesine, sıkışmış halini Rabbine arz ediyor. Eğer Kur’ânı bilmeseydim, seni bilmeseydim dayanamazdım Rabbim diyecek. Eşi nerde bu kadının. Şehitleri var, dağılmış uzuvlarını toplayıp toprağa gömecek. Hadi gelsin de az biraz şikâyet etsin, kızsın eşine… Eşi geldi bakın orda. Üstü başı toz duman. Gözler kan çanağı olmuş ağlamaktan. Göz göze geliyorlar. O bakış eşinin eve sağ dönüşü, huzur buluyor kadın. Elhamdülillah diyor ve susuyor. Tüm yorgunluğuna rağmen.

Hadi gelin çıkalım, Kudüs’ün başka yerinde anne olalım. Bakın orda küçük bir kız çocuğu var ağlıyor. Soralım neyin var diyelim? Neden ağlıyorsun? Ailemdeki herkes şehit oldu ben tek kaldım diyor. Nasıl yani? Amcan, dayın hiç kimsen yok mu? Yok. Hıçkırıklarla bişeyler söylüyor duydunuz mu? Anladınız mı? Hissettiniz mi? Hasbinallah ve nimel vekil diyor… Hıçkıra hıçkıra.. Kim öğretti sana bunu çocuk? Annemmm diyor. Hadi gelin gidelim buradan biz Kudüste anne olalım. Kalbimize Hasbinallah ve nimel vekili alarak. Bakın şurada bir çadır daha var. İçinde 4 tane çocuk. En büyüğü 13 yaşında erkek. Kardeşini susturmaya çalışıyor. Biberonda azıcık bir süt ile kardeşini doyurmanın gururu ile gülümsüyor. Öbür iki çocuktan biri oyun oynuyor, diğeri Kuran okuyor. Anneniz babanız nerde diyoruz? Şehit oldular….

Hadi gelin burada durulmaz şimdi. Kıyamadığımız, el üstünde tuttuğumuz, dünyayı etraflarında döndürdüğümüz evlatlarımız gelir aklımıza… İçimiz yanar sonra… Hadi gelin parklarını gezelim Kudüs’ün. Görebildiniz mi parkları. Bu yollar nereye çıkar ki? Soralım bu sokak nereye çıkar diye… Bu sokak nereye çıkar amca? Türkçe konuşmamızdan Türk müsünüz? Diye soruyor amca. Evet Türk’üz. Hoş geldiniz kızlarım, kız kardeşlerim diyor. Anlam veremedik değil mi? Mescidi aksa saflarını doldurmaya mı geldiniz? Abdulhamid Han’ın torunları hoş geldiniz. Abulhamid Han’ı bilmeyen var mı aramızda? Bilmem belki vardır. Bakın kızım bu sokağı takip edin caddeyi geçince Mescidi Aksa’nın silsile kapısına gideceksiniz. Oradan almazlarsa öbürüne sonra öbürüne gideceksiniz. İsrail askerleri almazlarsa sizi Yasin suresi 9.ayeti okuyun diyor. Yürüyoruz, silahlar var gözümüze ilk o çarpıyor. Ellerinde koca silahlarla İsrail askerleri. Yasin suresi 9.ayeti okuyor, sorgu suale tutuluyoruz, çantalarımız aranıyor. İçinde dertlerimizi, kederlerimizi, korkularımızı ve kaygılarımızı koyduğumuz çantalarımız. Bir bir geçiyoruz yemyeşil bir kapıdan. Karşımızda Kubbetüs Sahra. Kocaman ve ışıl ışıl. Bırakıyoruz geçmişi geleceği.. Dizlerimizin bağı çözülmüş bakıyoruz öylece. Adım atsak hangi peygamberin ayak izine denk gelecek ki… Gökyüzüne bakıyoruz. Ah peygamberin miraca çıktığı gökyüzü.. Huzur kaplıyor kalbimizi.. Sanki eşimize öfkemizi, çocuğumuza karşı çaresizliğimizi, geçmişten alacaklarımızı, gelecek kaygılarımızı alıyor gökyüzü. Nedir bu hal? Hüzün yılının ardından peygamberin hüznünü giderdiği yerdi değil mi? Çıkalım merdivenleri ağır ağır. Hızlanırsak kalbimiz duracak, çünkü hiç atmadığı kadar hızlı atıyor. Ah kalbim durma, at hep böyle.

Hadi gelin Bişri Hafi olalım. Serelim seccademizi Kubbetüs sahranın avlusuna yanı üzere uzanıp izleyelim sarı kubbeyi ve gökyüzünü. Dökülsün kalbimizin kırıklığı, boynumuzun büküklüğü… Yıkılsın nefsimizin putları… Boşalsın zihnimizin kaygıları, korkuları. Derin bir nefes alalım can bulsun ruhumuz. Biz Kudüs’te anne olmaya geldik Allah’ım, olamadık affet. Affet ki sana kul olalım. Zira kul olursak anne de oluruz, eşte. Gel affet Allah’ım affet… Hadi kalkalım anneler biz Kudüs’te anne olamadık. Evlerimizde anne olalım, eş olalım, kendimizi bulup kul olalım. Kılalım 2 rekât tevbe namazımızı da peygamber duası alalım. Hadi gidelim gönlümüze Aksa’yı koyarak. Her dertlendiğimizde, yorulduğumuz da dünya bize Şeddad bin Evs gibi dar geldiğinde Aksa’yı hatırlayalım. Genişlesin önce kalbimiz sonra duamız. Dertlerimiz küçülüversin, imanımız büyüsün. Büyüyen imanımız ibadet olsun, ilim olsun, umut olsun bize. Olsun ki uyanıp fethe gidelim… Fetih olsun ki huzura ersin tüm dünya. Gelsin asrı saadet. Alnımızın ak alalım İslam bayrağını elimize, gururla kalbimizde taşıyalım imanı… Hadi gelin evlerimize dönelim. Boşalttığımız çantalara umut, dua, ilim, ihlas, ibadet koyalım. Çıkarken çantaları kontrol etmiyor İsrail… Gidelim evlerimize bismillah deyip çayı koyalım. Yeniden başlayalım. Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.

Pınar Demirel /Siirt

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?