
Vuslat hanımı hep gezici Kudüs arabamızın peşinde görürdüm. Arabadaki Mescid-i Aksâ mı yoksa çocuk resminin peşine mi takılıyordu acaba diye düşündüm. Şimdi küçük yüreklere Mescid-i Aksâyı anlatmak için arabaya yöneldiğimde vuslat hanım yine yerini almıştı. Bakışları hüzünlü gibiydi.
-"Arabayı sen mi sürmek istiyorsun? Bundan mıdır hep benden önce arabadasın vuslat hanım :) " diye sordum.
Meğersem ben onu çok yanlış anlamışım, o da beni ..
Sitemle karışık hüzünlü bir ses tonuyla "Hani bu araba Gezici Kudüs Arabasıydı? " diye sordu bana ..
-"Evet" dedim
"Ben haftalardır arabanın tepesinden sizinle birlikte her yere geldim . Bi okula girdiniz bi camiye .. Bi Siirte gittiniz bi Eskişehire.. Bi Kudüs'e gidemediniz! Bu araba Kudüs'ü gezdirme arabası değil mi !"
Gülsem ayıp olur gülmesem içimde kalır diye içimde bir hayli cebelleştim :)
"Evet,bu araç Kudüs'ü gezdiriyor. Amaaa biraz farklı bir metodla" dedim.
-"neymiş metod?" diye atladı. Büyümüş gözbebeklerinden meraklandığı anlaşılıyordu.
-"Bizim aracımız Kudüs'e götürmüyor ki. Biz Kudüs'ü gezdiriyoruz. Gittiğimiz her yere onu da götürüyor ve hiç görmemiş, duymamış olanlarla buluşturuyoruz . Aslında sen de Kudüsü gezmiş oldun. " dedim.
Yalan söylemiş de sayılmam:)




