ÖZLEMİN BURUK YANI

Özlem, Hasret kelimeleri ne anlama gelir çok iyi biliyorsun değil mi Aksa’m, en derin sen hissediyorsundur zaten bu duyguları ümmete karşı. Bu mektubumda yazanları bu yüzden sana anlatmayacağım zaten Aksa’m, haddime bile olamaz. Yazacaklarım ümmete karşı, yazacaklarım sende hamaset ve popülarite arayanlara karşı. Yoksa sana kavuşanlarda çok iyi bilirler. Özlem ne demektir, Hasret ne demektir? İnsanın evini özlemesi ne demektir, memleketinde olmasına rağmen gurbette yaşamak ne demektir? Bunların hepsini onlarda senden öğrenmişlerdir.

Bunu sana kavuşmadan öğrenen birisi olarak hikayem tam burada farklılaşıyor galiba Aksa’m. Bugün de sana onu anlatacağım. Herkesin hasretinden ayrılarak, kavuşmadan dönüşü beklemeyi anlatacağım.

Senin sokaklarını daha adımlamamışken, o sabah esenliğinde ötüşen kuşlarını işitmemişken ben kimden öğrendim bu hasreti Aksa’m, kimden öğrendim bu bağı anlayamıyorum. İlk defa ne zaman başladı sana yönelmem onu bile hatırlayamıyorum. Seninle ilgili ben neden tarih atamıyorum onu da bilmiyorum Aksa’m bilmiyorum. Tek hatırladığım şey kalabalıklardaki o yalnızlığımda bulduğum seni. Acılarımda bağrına basan, beni iyileştiren seni. O yüzden en çok o içimdeki küçük kızın hayalisin sen. Sana sarılmayı çok isteyen o küçük kızın... Daha Mescidi Aksa- Kubbetüs Sahra ayrımı yapamayacak yaşta tanımış olan o küçük kızın hayali. Seni sarılmayla özdeşleştirmişti o. Dünya yalnızlığından sana kaçıp sığınmayı öğrenmişti çünkü o. Senden aldığı payda tam buydu, yanında hiç kimsesi yokken sadece sende huzur bulmayı öğrenmişti.

Sadece bana değil kavuşan herkese karşı sen yuva olurken, herkesin dönüş kapısı olmuşken ümmetin hala senden gaflette olmasını anlayamıyorum Aksa’m...

Anlayamıyorum Aksa’m anlayamıyorum. Mekke ve Medine’den sonraki en harem mabedimiz olmana rağmen sana dönemeyenleri anlayamıyorum. Yönlerini batıya dönmekten bağrındaki mescide düşmanlarının postallarıyla basmalarına ses çıkarmamalarını anlayamıyorum. Milletimiz ve Müslümanlar hamasete öyle aldanmışlar ki herkesin en güçlüsü ve kimsenin onlara bir şey yapamayacağını zannederek yanlış duygularda boğulmalarını anlamıyorum. Evet sende hamaset ve duygusallığı bir kenara bırakarak çalışılması gerektiğinin farkındayım lakin böyle bir fikrin arkasında da tamamen duramam, seni duygularımla ve ruhumla tanımış biri olarak kendimle çelişirim. Ancak amacımız tamamen duygusallıkta değil, seni hem akademik ve stratejik çalışmak hem de doğru duygularla sana bağlanmak olmalı.

Tarihini atamadığım tanışmamın yaşları bende küçüktü. O yüzden sana olan bu bağım. Boynumu sana çevirmeye başladığımda bariz tarihi noktaları, sendeki yanlış bilinenlerin farkında bile değildim ama her yalnızlığımda döndüğüm bir evim vardı sende. Hayat şartlarında aldığım her darbenin, kaybın sendeki varlığında kendimi kahraman kılardım. Yoksa senin bağrında benim hayali birçok arkadaşım, ailem veya Selahaddinvari ordularım vardı. Sende hiçbir hamaset olmayan, saman alevine dönmeyen hayallerim vardı. Bu hayallerimin her birisini dünyada kırılan duygularımla inşa ettim. Her seferinde aradığımı bulduğum yer kılmaya çalıştım seni, buldun mu dersen bereketin yağmurunda hayallerin gökkuşağında ıslandım.

Zaten Efendimiz (s.a.v)’de sana kavuşması hayatının en zorlu günlerinden sonra değil miydi? En sevdikleri olan biricik eşi ve himayesinde olduğu amcasını yitirip, hayatımın en zorlu günü dediği Taif’i aşıp gelmemiş miydi sana? Efendimiz (s.a.v.)’de sana geldiğinde en kırık vaziyette değil miydi Aksa söyler misin bana, söyler misin ümmete? Rabbimizde Efendimiz (s.a.v.)’i o haliyle tam da senin huzurundan kendisini kabul edip gönlünü hoş eylememiş miydi?

Efendimizden önce de ne çileler yaşanmıştı sende. İsrailoğullarına gönderilen her elçinin zorluğunun yanında onlara sen teselli değil miydin Aksa’m. Onların zalim ve nankör halklarından kaçışı da bundan dolayı sana değil miydi hep Aksa’m. Hz. Musa’nın görevi kavmine tebliğde bulunup sana kavuşmalarını sağlamak değil miydi? Sana adanmış Hz. Meryem’in ve oğlu Hz. İsa’nın vazifesi azgın kavmin iftiralarına karşı Lütfu geniş olan Rablerini ve senin bağrındaki nimetleri tebyin etmek değil miydi Aksa’m.

Bütün kavuşmalar bütün yaşanmışlıklar sende değil miydi Aksa’m. Her şeye rağmen bütün kavuşmalar sadece senin için değil miydi Aksa’m. 124 bin peygambere sen ev sahipliği etmemiş miydin? Her birisinin ayak izini taşıyan, her birisinin alın izini bağrında taşıyan tek mescit sen değil miydin Aksa’m?

Hani İsrail kaynaklı bir bilgi vardır ya: Bütün kâinatın yaratışı sende başlamış ve Hz. Âdem senin toprağından vücut bulmuştur diye. Bu bilgi ne kadar İsrailiyyat kaynaklı olsa da doğru olmasını isterim hep. Yoksa her gidenin kendini evinde gibi hissetmesi, bütün dönüşlerin sana çıkmasını istemesi, bunlar tesadüfi olmaması gerek. Toprak toprağını çeker derler. Herhangi bir yer canımızın bir parçası olmadan ruhumuza bu ihtişamlı sarayını kuramazdık ki Aksa’m. O yüzden ilk toprağımızın mayası sonra evimiz sonra da kalbimiz oldun Ey Aksa!

İnsanın evi de sadece anahtarını çevirerek açtığı 4 duvar olamaz bence Aksa’m. Seni tanımamış yürek zaten et parçasından oluşmuş duvarcıklar yığını. Seni tanımamış yürek sevda nedir bilemez zaten Aksa’m. Seni tanıyan yüreğimizin yaka çiçeğisin sen Aksa’m. Hem seni yürekten atmak zorken hem de gönlümüzün süsü olarak her daim ruhumuzun parçasısın Aksa’m.

Sendeki kavuşamamışlarımın tesellisi de her daim sendeydi, her kaybedişimin motivasyon kaynağı da sendeydi Aksa’m. Senin varlığınla diri olduk biz, senin varlığınla ruhumuza şifa kıldık. Hasretin de öyle bir hasretmiş ki azalacağı yerde daha da harlanırmış ancak, bu öyle bir hasretmiş ki tek bir kavuşma için her şeyden vazgeçilebilirmiş. Onu öğrendik senden Aksa’m.

Çok özledim seni Aksa’m öyle çok özledim ki. Senelerdir hayalimdesin, dualarımdasın. Her daim isminin anılmasında sana olan vuslatımın ümidindeyim. Ayrılığın öyle yüreğimi yaktı ki bendeki bir seni değil Bir’in mülkündeki seni tanıdım. Vuslat gerek Aksa’m vuslat gerek o yüzden. O vuslatın asıl vakisi için çok çalışmak gerek.

Sana kavuşmanın anından eminim Aksa’m. Niyetimi aldıktan sonra Rabbimin yolumu sana açacağından da eminim Aksa’m. Sana her kavuşamamanın hasretinde yanarken mükafatını Rabbimin beni cennetinde Hz. Musa’yla eyleyerek vermesi, onun da kavuşmak için verdiği mücadeleleri dinlemek en büyük duamdır Aksa’m. Dualarımın kabulü için benim de Hz. Musa gibi çalışmam gerek Aksa’m. Sana kavuşamayacak olsam bile senin özgürlüğüne kavuşabilmen için benim de çok çalışmam gerek Aksa’m. Çalışacağım Aksa’m, söz veriyorum çok çalışacağım.

Cemile Büşra KÜÇÜK

Aksa Halkaları- Mayıs 2023

Bu makale Hucurat Hareketi’nin #AksaHalkaları Projesi kapsamında yazılmıştır.

Yorum Yapın

Yapılan Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış