Sultan 2. Abdulhamid Han ve Kudüs
1842’de doğdu ve 10 Şubat 1918’de 76 yaşındayken vefat etti.
Tıpkı bir anne ve babanın evladı üzerine titrediği gibi Sultan 2. Abdulhamid Han üzerine titrediği Kudüs’ün 9 Aralık 1917’de İngilizler tarafından işgalinden, yani Kudüs’ün düşmesinden yaklaşık 2 ay sonra hayata gözlerini yumdu.
1876’da 34 yaşındayken tahta geçtiğinde Devlet-i Aliyye sancılı ve ekonomik olarak iflas ettiği bir dönemdeydi. 33 yıl boyunca Osmanlı imparatorluğuna hükümdarlık ve Alem-i İslam’ın da Halifeliğini yaptı. Hicaz demir yolu ile Payitahtı, Kudüs’ü, Mekke ve Medine’yi birbirine bağladı. Demiryolu Medine’ye vardığında çıkacak seslerden Hz. Resulullah (sav) rahatsız olmasın diyerek rayları keçelerle kaplatmıştı. Bu durum Abdulhamid Han’ın Hz. Resulullah’a (sav) olan hürmetinin göstergesiydi.
Çok sayıda elçi ve âlimi dünyanın farklı bölgelerine göndererek batının İslam dünyasına saldırı ve oyunlarına karşı bir hamle geliştirmişti. Diplomasi, sanat, ulaşım ve haberleşme alanlarında çok önemli atılımları oldu. Bunların yanı sıra Kudüs meselesi Abdulhamid’in yaşamında önemli bir merkezdi. Kendisinden Kudüs’ü isteyenler, istediklerini alamayacaklarını anladıkları anda bir karar verdiler: Abdulhamid devrilecek, İslam dünyası halifesiz kalacak ve böylece Osmanlı ortadan kaldırılacaktı.
“KUDÜS DÜŞERSE SAY Kİ BÜTÜN İSLAM BELDELERİ DÜŞTÜ”
Abdulhamid’in Kudüs ile ilgili hassasiyetini ifade eden şöyle bir sözü kaynaklarda yer alıyor: “Eğer bizim zamanımızda Kudüs ölürse, Kudüs düşerse sen say ki bütün İslam beldeleri düştü. Sen say ki bütün İslam beldeleri öldü.”
Abdulhamid Han, bir yandan batılılarla mücadele ederken diğer yandan içerdeki hainlerle mücadelesini sürdürmekteydi. Kendisiyle ilgili sistematik ve sürekli bir karalama kampanyası yurt içi ve yurt dışında sürdürülüyordu. Hatta maalesef kendi ders kitaplarımızda bile “Kızıl Sultan” diye hakaret cümleleri yer aldı. Sultan’ın devrilmesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile jön Türkler önemli etken olmuştu. Öyle ki Bulgar ve Ermeni çetelerle işbirlikleri dahi yapılıyordu.
Kudüs meselesi Sultan Abdulhamid Han’ın hayatında önemli bir yer tutuyordu. Öyle ki bırakın koltuğunu ve makamını kaybetmesini, hayatını dahi kaybetme pahasına Kudüs’e sahip çıkıp taviz vermedi.
Filistin’de bir işgal devleti kurabilmek için Siyonistlerin göstermelik kurucularından Theodor Herzl İstanbul’a gelip Abdulhamid Han ile görüşmeyi başarmıştı. Bu görüşmede Osmanlının tüm borçlarını silme ve kendisine güçlü bir medya desteği sağlama karşılığında Filistin’den “bir avuç toprak!” talep etmişti. Abdulhamid Han ise bu teklifi "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam; zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu toprakları kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar. Benim devletim yıkılırsa, maalesef Filistin'i karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat biz sağ iken, sadece bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmem." diyerek geri çevirmişti.
Sultan 2. Abdulhamid Han, 1908’de darbeyle devrildi ve 9 yıl sürgünde kaldı. Sürgün zamanında Kudüs düştü ve 2 ay geçmeden 10 Şubat 1918’de hayata gözlerini yumdu.
Türbesi Çemberlitaş’tadır.