ÜÇ DİN İÇİN KUTSAL OLAN ŞEHİR; KUDÜS

Cahide ARUÇ

ÖZET

Mescidi Aksa’nın bulunduğu mukkades şehir Kudüs, tarih boyunca önemini korumuş üç semavi din için kutsal olan bir şehir olmuştur. Müslümanlar için Mescidi Aksa’nın orada bulunması, Peygamber Efendimiz için İsra ve Miraç olaylarının gerçekleştiği yer olması, Hz. Ömer camii ve daha birçok İslami yapının olması gibi sebeplerden dolayı bu şehir kutsaldır. Hristiyanlar için Hz. İsa’nın dini tebliğ ettiği, çarmıha gerildiği ve tekrar dirildiği yerdir. Yahudilerde ise kendilerine vaad edilmiş topraklar olduğu düşüncesi sebebiyle kutsaldır. Bu kutsallığı nitekim günümüzde de devam etmektedir. Kudüs şehri önemini korumakla birlikte hep bir savaş sebebi olmuştur. Biz de bu yazımızda mukaddes şehir Kudüs’ün üç din için neden kutsal olduğunu, önemini açıklamaya çalışacağız. Makalemizde çok fazla tarih bilgisine yer vermekten ziyade biraz daha kültürel açıdan önemine değinmeye çalışacağız. Kısaca Kudüs toprakları üzerinde yapılan savaşlardan çok oranın üç semavi din için önemine değineceğiz. İsimlendirmesi, tarihçesi hakkında bilgi verdikten sonra asıl konumuz olan üç din için önemine geçeceğiz. Yanlış yapmaktan ve yanlışa düşürmekten Allah’a sığınırız. Nitekim hatadan münezzeh olan Yüce Allah’tır.

Anahtar Kelimeler; Kudüs, Mescidi Aksa, Zeytindağı, Ahdi Atik, Yeruşalayim.

GİRİŞ

Kudüs; Filistin’in, Ölüdeniz’in batısında, Halil sıradağları denilen tepeliklerde yer alıyor. Bugünkü Kudüs üç ana bölümden oluşur. Çoğunlukla Arapların bulunduğu Doğu Kudüs, Yahudilerin yaşadığı Batı Kudüs ve Doğu Kudüs içinde yer alan surlarla çevrili tarihi eski şehir. Eski şehir Osmanlı döneminde Müslüman, Hristiyan, Ermeni ve Yahudi mahallerine bölünmüştür. Sınırları değişse de varlığını hala korumaktadır bu mahalleler. Farklı milletlere ev sahipliği yapan bu kutsal şehir tarihte farklı isimler almıştır. Bu isimler; Yeruşalayim, Beytilmakdis, İlya veya Aelia, Kuds Şerif. Şehrin ismi tarihte olduğu gibi günümüzde de farklı dil ve kültürlerde değişiklik göstermektedir. Örneğin Müslümanlar Kudüs derken Yahudiler ve Batılılar Darusselam demektedirler.

Tarihi

Kudüs’te milattan önce 4000 yıllarından beri insanların yaşadığı görülür. Kudüs Tevrat’ta geçmemekle birlikte Hz. İbrahim dönemindeki selam şehriyle Kudüs kast edildiği anlaşılır. Hz. Davut zamanında Kudüs ele geçirilince ahit sandığı buraya getirilir. Hz. Davut’un oğlu Süleyman Kudüs’te büyük bir mabet inşa eder. Ancak Süleyman’ın ölümü üzerine krallıkları ikiye ayrılır. Kudüs Yahuda krallığının başkenti olsa da sorunlar oluşmaya başlamıştır. Babiller tarafından yağmalanmış daha sonra şehri yakmış halkı da sürgüne göndermiştir. Babil istilasından sonra Kudüs elli yıl harabe halinde kalmıştır. Bu dönemden sonra Kudüs’e geri dönmeye başlayan Yahudiler mabedi ve şehri tekrar inşa etmişlerdir. Daha sonra Romalılar şehre büyük Herod’u atayarak şehrin hakimiyetini ona bırakmışlardır. Ancak İsrail Oğullarının isyan etmesi üzerine Romalılar şehri yakmışlardır. Çeşitli etnik gruplar tarafından işgal edilen Kudüs 638 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Müslümanlar Kudüs şehrine girince bizzat halifeye teslim olacaklarını söylemeleri üzerine Hz. Ömer Kudüs’e gelerek orada bir camii inşa edip halka antlaşma yapmıştır. Emeviler döneminde başkentin Şam olması ile burası daha da önem kazanarak önemli bir merkez haline gelmiştir. Emeviler burada Kubbetü’s Sahra ve Mescidi Aksa’yı inşa etmişlerdir. Emevilerden sonra Abbasilerin hakimiyetine giren Kudüs; Mekke,Medine’den sonra üçüncü kutsal şehir olma özelliğini devam ettirdi. Abbasilerden sonra İhşidler ve Fatimilerin hakimiyetine girdi. Daha sonra Selçuklu hakimiyetine giren Kudüs bir zaman sonra haçlıların hakimiyetine girdi.(492) haçlılar Kudüs’ü ele geçirince halkın çoğunu katledip şehri yağmaladılar. Doksan yıl haçlı hakimiyetinde kalan Kudüs Selâhaddin Eyyubi tarafından geri alındı (583). Böylelikle ikinci kez Kudüs hakimiyeti Müslümanların eline geçti. Kudüs fethedilince herkes serbestçe dinini yaşayabildi. Mescidi Aksa yeniden onarıldı. Haçlıların yeni bir seferi ile işgal edilen Kudüs on beş yıl sonra tekrar alındı ve sırasıyla Eyubbi, Memlukler ve Osmanlıların hakimiyetinde kesintisiz olarak kaldı. 1870 yıllarında ise yas dışı Yahudi göçleri olmaya başladı. 1882 ve 1905yıllarında iki büyük Yahudi göçü dalgasıyla nufüs yapısı değişti. Sur dışında yeni bir mahalli kuruldu. Osmanlı göçü ve yerleşmeye engel olmak tedbir almış olsa da başarılı olamadı. I. Dünya savaşının sonunda Osmanlı devletinin Kudüs’ten çekilmesi ile köklü bazı değişiklikler oluşmaya başladı. Balfour Deklarasyonu ile Yahudilerin bölgede siyasi bir varlık oluşturmalarına zemin hazırlandı. Göç ile Müslüman ve Hristiyan Arapların bölgeden çıkarılıp yerlerine Yahudilerin yerleştirilmesi ile Yahudi nüfusu Kudüs’te arttı. İşgale ve göçe tepki göstermek için çeşitli ablukalar, isyanlar, boykot ve grevler yapılsa da İsrail II. Dünya savaşı sonrasında 1948 yılında Batı Kudüs’ü işgal edip devletini kurdu. Ürdün ise Kudüs’ü aldı. 1967 Arap-İsrail savaşında İsrail Kudüs’ün tamamını işgal etti ve yeni bir haçlı zihniyeti ile farklı topluluklara, dinlere müsamaha göstermeyip onları göçe zorluyor. Farklı işkence yollarıyla vatanlarını terk etmelerini sağlamak istiyor. Kudüs sorunu günümüzde de çözülmesi gereken bir uluslararası bir sorundur.

1) Temel İslam Ansiklopedisi s.221

2) Temel İslam Ansiklopedisi S. 223

Müslümanlar İçin Kudüs

Müslümanlar için önemi büyük olan Müslümanların ilk kıblesinin bulunduğu Kudüs şehri, hicrettin 16. ayına kadar Müslümanların kıblesi olmaya devam etmiştir. Hz. Ömer döneminde fethedilmiştir. Hz. Ömer şehre giriş yapmış ve mabedi ziyaret esnasında namaz vakti olunca namaz kılmak istemiştir. Papaz, olduğu yerde namaz kılabileceğini ifade etmesine rağmen Hz. Ömer Müslümanların orayı mescide çevirebileceğini onun için başka yerde namaz kılmıştır. Nitekim orada Hz. Ömer camii inşa edilmiştir. Peygamber Efendimiz s.a.v İsra süresinde belirtildiği gibi bir gece Mescidi Haram’dan Mescidi Aksa’ya götürülmüş bu olaya isra denilmiştir. Allah Teala Efendimizi Mescidi Aksa’dan göğe yükseldiği yerdir bu olaya da Miraç denilmiştir. Müslümanlar nezdinde Kudüs, İsra, miraç olayların yaşandığı, Hz. Ömer camiinin bulunduğu, Mescidi Aksa camiinin bulunduğu şehirdir. Haçlıların hakimiyetine giren Kudüs Selahaddin Eyyubi tarafından tekrar alınmıştır. Kudüste bulunan mescidi aksa kuranı kerimde ismen geçmemekle birlikte Kuran’ı Kerim’de el Mescidil Aksa(el-isra 17/1) mübevve sıdk(seçkin yer) ve er-arzul mukaddese(kutsal topraklar) (el-maide 5/21) geçen kavramların Mescidi Aksa olduğu müfessirler tarafından belirtilmiştir. Mescidi Aksa hadislerde ziyaret edilecek üç mescitten biri sayılmıştır. Rivayete göre Mescidi Haram’dan sonra yeryüzünde inşa edilen mescittir. Yukarıda zikrettiğimiz bütün bu olaylar Kudüs şehrinin Müslümanlar nezdinde kutsal olmasını sağlamıştır.

Hristiyanlar için Kudüs

Kudüs Hz. İbrahim’den sonra Hz. İsa’ya kadar birçok peygamberin uğradığı merkezdir. Hz. İsa dini tebliğ ettiği, ardından işkence görüp çarmıha gerildiği, havarilerin merkez edindiği bir yer olarak önemli bir mevkiye sahiptir. Hz. İsa celile bölgesinde tebliğe başlamış ancak tebliğ faaliyetleri karşılık bulmayınca Kudüs bölgesine gitmiş orda tebliğ faaliyetini sürdürmüştür. Onlara göre Kudüs’te son bulmuştur ve Hz. İsa’nın yeniden dirildiği bölgedir. Onlar için kutsal yer ‘yeniden diriliş Kilisesi’dir. Hristiyan hacılar öncelikle öncelikle bu mekanı ziyaret ederler. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce işkence edilerek dolaştırıldığına inanılan ıstırap yolu boyunca birçok kilise inşa edilmiştir. Hristiyanlar ibadetlerinde Kudüs’e yönelirler. Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yerde Yükselme Kilisesi yapılmıştır. Zeytindağı bölgesinde Hz. Meryem’in mezarı ve İsa a.s son akşam yemeğini yediği yer olması bakımında Hristiyanlarca kutsaldır.

Yahudiler için Kudüs

Yahudiler için Kudüs şehri el-ardu mevuud (vaat edilmiş topraklar)dır. Kudüs şehrinde Yahudiler için “kutsallar kutsalı” denilen mekan Kudüs’teki mabette bulunmaktadır.

Hz. Davut Kudüs’ün hakimiyetini ele geçirmiş Hz. Süleyman zamanında ise bu şehre mabed inşa edilmiştir. Buraya ahid sandığı getirilmiştir. Zamanla yıkılan mabed kral Herod tarafından tekrar inşa edilmiştir. Bu mabetten geriye kalan ağlama duvarı Yahudiler için kutsaldır. Onların şeriatına göre Kudüs diğer bölgelerden farklı bir konumdadır. Onların şeriatına göre Kudüs ibadetlerde oraya dönülecek yerdir. Nerede olursa olsunlar ibadet ve dualarında oraya dönmek zorundalar. Sadece kurban kesme değil hac ibadetini de orada yaparlar. Erkekler yılda üç kez orada kurban ibadeti ile yükümlüdürler. Kudüs Yahudilere göre Mesih’in geleceği ve Büyük Yahudi devletinin orada kurulacağına inanırlar. Onlara göre yerde bir Kudüs olduğu gibi gökte de bir Kudüs vardır ve kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilme orada olacağına inandıkları için zeytindağına gömülmeyi isterler. Alman Nazisi tarafından işkencelere maruz kalan Yahudiler kendilerine yapılan işkenceleri aynısını haklı mazlum Filistin halkına yapmaktadırlar. Vatansız halka, halksız vatan sloganıyla Filistinli insanların topraklarını işgal etmektedirler.

Sonuç

Üç din için kutsal şehir Kudüs Müslümanlar için kutsal olduğu kadar diğer iki Semavi din için de kutsaldır. Ancak bu kutsallık diğerlerine zulmetme, haksızlık gibi ahlaki olmayan davranışlar sergileme izni vermemektedir. Nitekim Hz. Ömer Kudüs’ü fethedince oradaki halkla antlaşma yapmış canları, dinleri ve malları koruma altına alınmıştır. Ancak ne zaman ki Kudüs Müslümanların ellinden çıktı işkenceler başlamış ve barış ortamı bozulmuştur. Selahaddin Eyyubi ile tekrar Müslümanların hakimiyetine giren Kudüs’te tekrar barış ortamı sağlanmıştır. Haçlılar Kudüs’ü işgal edince oradaki halkı katletmiş ve şehri yıkmıştır. Kısaca tarihi gerçeklere baktığımızda Müslümanların elinde olduğu sürece barış, sulh ve güven ortamı sağlanmıştır. Ancak ne vakit haçlıların ve Yahudilerin eline geçti o zaman baskılar, işgaller, haksızlıklar da başlamıştır. Bu gerçeği görmek için çok uzağa gitmeye gerek yok yakın tarihte işgal edilen Filistin topraklarında bu zulüm, işkenceler korkusuzca ve küstahça yapılmaktadır. Her gün Filistin topraklarında ölüm haberleri duyulmaktadır. Bu zulmün ve işkencenin en kısa sürede bitmesini temenni ederiz.

KAYNAKÇA

1) Amin Maalouf, arapların gözüyle haçlı seferleri, Telos Yayıncılık, İstanbul, 1997.

2) Yusuf el-Karadavi, ‘Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs’, Nida Yayıncılık, İstanbul, 2009.

3) Temel İslam Ansiklopedisi, İsam Yayınları, İstanbul 2019.

4)Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, “Kudüs” md. Cilt.26 Ankara, 2002.

BU MAKALE HUCURAT HAREKETİ’NİN AKSA HALKALARI PROJESİ KAPSAMINDA YAZILMIŞTIR.

Yorum Yapın

Yapılan Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış